Cevat Sağlam



22.4.11

İSLÂMDA IRK VE SINIF AYRIMI YOKTUR


İSLÂMDA IRK VE SINIF AYRIMI YOKTUR
   Yüce dinimiz,inanan herkesi kardeş kabûl etmiş,hiçbir kimseye sahip olduğu dil ve renk ya da mensup olduğu ırk ve sosyal sınıf sebebiyle imtiyaz tanımadığı gibi,kimseyi de hor görmemiştir.Farklı toplumlarda ve farklı iklim şartları altında ortaya çıkan değişik dış görünümler,imkân ve yetenekler Allah katında ne bir değer kazandırır,ne de kaybettirir.Erkekle kadının,zenginle fakirin insan olarak birbirlerine karşı bir üstünlükleri yoktur.Üstünlük ancak,imanla ve imandan kaynaklanan hak ve görevleri yerine getirmekle elde edilebilir.
   Nesil,zürriyet ve soy mânalarına gelen ırk kavramı,öğünmek için değil,birbirini  tanımak maksadıyla kullanılmalıdır.Yüce kitabımızda soy-sopla öğünmenin,gururlanmanın yersiz ve anlamasız olduğu,bütün insanların Hz.Âdem ile Hz.Havva'dan dünyaya gelmiş olmaları sebebiyle eşit oldukları,kişinin,ana-babasına göre değil,iman ve ameline göre değer kazanacağı meâl olarak şöyle hatırlatılmıştır:
   "Ey inanalar!Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız,O'ndan en çok korkanınızdır.Şüphesiz Allah bilendir.Her şeyden haberdardır."(1)
   Resûl-i Ekrem(S.A.V.)de bu konuda meâlen şöyle buyurmuşlardır:
   "Ey insanlar!Rabbiniz bir,babanız birdir.Arap'ın Arap olmayana,Arap olmayanın da Arap'a üstünlüğü yoktur.Keza kırmızının beyaza,beyazın da kırmızıya karşı üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak takva iledir."(2)Allah Elçisi'nin hayatı,bu hadislerinin uygulamalarıyla doludur.Bunlardan birkaç örnek sunmak isterim:
   Habeşistanlı bir zenci olan ve kölelikten gelen Bilâl(R.A.)müslüman olunca,Hz.Peygamber'in müezzini olma şerefine erişmiş ve İslâm'a bağlılığı sebebiyle Resulüllah'ın:"Ya Bilâl!Cennet'te,önümde nalınlarının takırtısını işittim."(3)meâlindeki yüce taltiflerine nail olmuştur.Sevgili Peygamberimiz,İran'dan gelen Selman(R.A.)'ı İslâm'a sadakatinden ve hizmetinden dolayı Ehl-i Beyt'inden saymıştır.Medine'nin düşmanlardan nasıl korunması gerektiği hususunda Hz.Peygamber'in ashabıyla yaptığı müzakerede,Selman(R.A.)'ın şehrin etrafına hendek kazılarak korunması önerisi benimsenmiş ve uygulanmıştır.Kölelikten gelen Üsame(R.A.)da İslâm ordusunun başkumandanlığına yükselmiştir.Onların taşralı ve başka bir ırktan olmaları ya da kölelikten gelmeleri bu şerefe ulaşmalarına mani olmamıştır.
  
 Öte yandan Resulüllahla aynı ırktan ve beldeden olmalarına rağmen As Bin Vail,Ebu Cehil ve Resulüllah'ın amcası Ebu Leheb gibi bedbahtlar,Hz.Peygamber'e olan hasedleri ve İslâmiyet'e olan düşmanlıkları yüzünden İlâhi azara uğramışlardır.
   Dinimiz,kimseye mensup olduğu ırktan ya da sahip olduğu siyasî ve ekonomik imkânlardan  dolayı imtiyaz tanımadığı gibi,fert ya da toplum olarak kimsenin kendini başkalarından üstün görmesine,başkalarına yukarıdan bakmasına ve başkaları hakkında ulu orta konuşmasına da izin vermez.Bu konudaki İlâhî ihtar meâl olarak şöyledir:
   "Ey müminler!Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın.Belki de onlar,kendilerinden daha iyidirler.Kadınlar da kadınları alaya almasınlar.Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.Kendi kendinizi ayıplamayın,birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir!Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir."(4)
  İslâmiyetten önce kadına gereken değer verilmemiş ve o,her türlü insan haklarından mahrum bırakılmış,horlanmış ve âdeta alınıp satılan  bir mal gibi görülmüştür.Arabistan'da o zamanki cinsiyet ayrımına yani kadını erkekten aşağı görme zihniyetine Kur'an-ı Kerim'de şöyle işaret edilmiştir:
 "Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir.","Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir.Onu,aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun,yoksa toprağa mı gömsün!Bakın ki,verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!"(5)
   Yüce dinimiz gelir gelmez,dünyanın her tarafında görülen kadın-erkek ayrımına da son verilmiştir.İslâmiyet'in kadına verdiği önemi ve tanıdığı hakları konu alan bazı ayet-i Kerimeler meâl olarak şöyledir:
   "Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi,kadınlarında erkeklerin üzerinde belli hakları vardır..."(6),"Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir.Onlar iyiliği emreder,kötülükten alıkorlar,namazı dosdoğru kılarlar,zekâtı verirler,Allah ve Resûlüne itaat ederler.İşte onlara Allah rahmet edecektir.Şüphesiz Allah azizdir,hikmet sahibidir."(7)Yüce Peygamberimiz'in:
   "Kim iki kız çocuğunu erginliğe erişinceye kadar yetiştirirse,Kıyamet gününde onunla beraber olacağız"(8),"Cennet anaların ayakları altındadır."(9)meâlindeki hadisleri de İslamiyet'te kadına verilen önemin açık belgeleridir.
   Sözün özü,dinimiz insanı ırkına,diline,rengine,şekline,cinayetine,mal varlığına,mensup olduğu sosyal sınıfa göre değil,İslâmî ve insanî hasletlerine göre değerlendirir.Öyleyse Cenab-ı Hak'kın emirleri doğrultusunda yaşayarak rızasına erişmeye gayret etmeliyiz.Unutmamalıyız ki,Allah katında en değerlimiz,O'na karşı gelmekten en çok sakınanımızdır.

__________________________________
1-Hucurât Sûresi;ayet:13
2-Ahmed Bin Hanbel Müsnedi,5/411
3-Tac Tercemesi,3/678
4-Hucurât Sûresi;ayet:11
5-Nahl Sûresi;ayet:58-59
6-Bakara Sûresi;ayet:228
7-Tevbe Sûresi;ayet:71
8-Riyazü's-Salihin Tercemesi,1/311
9-Keşfü'l-Hafa,1/335