Cevat Sağlam



22.4.11

BÜTÜN CANLILARA KARŞI MERHAMETLİ OLMALIYIZ


BÜTÜN CANLILARA KARŞI MERHAMETLİ OLMALIYIZ
   Yüce Allah'ın rahmetini ve sevgisini kazandıracak işler arasında,O'nun yarattıklarına karşı merhametli olmak en başta gelir.Merhamet kelimesinin sözlükteki korumak,esirgemek,acımak,yufka yüreklilik gibi çeşitli anlamları vardır.Merhamet etmek;başkasının içinde bulunduğu veya karşılaşacağı üzücü bir durumdan acı duyarak,bu hali önlemeyi istemektir.Toplumda zayıflara sevgiyle yaklaşan,onları koruyan kimselere merhametli;acımasız ve katı yürekli olanlara da merhametsiz denir.
   Cenab-ı Hak'ın koruyan,acıyan ve esirgeyen manalarına gelen Rahman ve Rahim adları,Esma'ü-l Hüsna'dandır.Yüce Mevlâ'mızın kullarına iman,rızık ve sağlık gibi büyük nimetler bahşetmesi,onları koruması ve doğru yola iletmesi,dualarını kabûl ve günahlarını affetmesi,suçlu olanları hemen cezalandırmayıp;yaptıklarından pişmanlık duyarak tövbe-i istiğfarda bulunmaları için kendilerine mühlet tanıması ve diğer canlıları rızıklandırması,O'nun rahmetinin gereğidir.Yüce Allah'ın rahmeti geniştir,her şeyi kuşatır."Bizim sahip olduğumuz her nimet Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve şefkatinin bir eseridir."(1)
   Bir hadis-i şerifte bildirildiğine göre:Allahu Teâlâ rahmetini yüz parça yapıp,doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu,bir parçasını yeryüzüne indirdi.İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün mahlûkat birbirlerine acırlar(birbirlerini severler.)Hatta kısrak,(yavrusunu emzirirken)dokunur korkusuyla bir ayağının tırnağını yukarı kaldırır.(2)
   Yüce Rabbimiz'in kullarına olan şefkat ve merhameti bir Kudsî hadiste meâl olarak şöyle açıklanmıştır:
   "Kim bir iyilik yapmağa niyetlenir de yapamazsa,Cenab-ı Hak onu kendi nezdinde tam bir iyilik olarak yazar.Eğer hem niyetlenir hem de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevâbı yedi yüz ve daha fazlasını çıkarır.Kim de fenalık yapmağa niyetlenir de sonra vazgeçerse,Allahu Teâlâ onun için tam bir iyilik sevâbı yazar.Eğer fenalığı kasteder de işlerse,onu,bir günah olarak yazar."(3)
   Cenab-ı Hakk'ın rahmetine erişebilmek için O'nun mahlûkatına karşı merhametli ve şefkatli olunması gerekir.Nitekim bir Kudsî hadiste:
   "Rahmetime erişmek istiyorsanız,yarattıklarıma şefkatli ve merhametli davranınız"(4)buyrularak,başkalarına karşı acımasız ve katı yürekli olan,yalnız kendisini düşünen,şahsi çıkarları uğruna başkalarını zarara uğratan ve perişan eden bir kimsenin İlâhî rahmete lâyık olamayacağına işaret edişmiştir.
   Şefkat,merhamet ve sevgiye en çok lâyık olanlar arasında şüphesiz,geçinmekte sıkıntı çekenler,zayıflar,güçsüzler,kimsesizler,yaşlılar ve çocuklar en önde gelirler.Yapılan bir iyilikten yararlanabilmek için,o iyiliğin bir karşılık beklemeden,riyasız ve yalnız Allah rızası için yapılmış olması gerekir.Yoksa,görsünler,desinler diye para ve mal harcamak,yapmacık sevgi gösterilerinde bulunmak,insana bir şey kazandırmaz.Bu noktada şu kudsî hadisler ne kadar anlamlı ve düşündürücüdür:
   "Her kim,yarattıklarımdan korunmaya muhtaç olan zayıf birine iyilik eder ve o kimsenin mukabele edecek bir şeyi bulunmazsa,onun mükâfatını bizzat ben veririm(ona nimet verir,iyilikte bulunurum)."(5),"ben muhakkak önünde sonunda zalimden mazlumun intikamını alırım.Yine,haksızlığa uğrayan birini görüpte ona yardım etmeye gücü yettiği halde,yardımını esirgeyen katı kalpli kimseden de mazlumun intikamını alırım."(6)
   İnsanları olduğu kadar,İlâhî birer emânet olarak hizmetimize sunulan hayvanları korumak,sevmek,ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara eziyet etmemek de görevimizdir.Nitekim kendinin hakkına riayet etmediği için bir kadın'ın Cehennem'e gittiği hadis-i şerifte haber verilmiştir.
  Fertler arasında sevgi ve bağlılık tesis eden merhamet duygusu,toplumun huzur ve güveninin sağlanmasında önemli bir etkendir.
   "Ey Muhammed!Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdir"(7)meâlindeki yüce İlâhi buyruğuna muhatap olan Sevgili Peygamberimiz,gönderilmesindeki hikmet doğrultusunda müminlere tavsiyelerde bulunmuş,bu tavsiyeleri kendi hayatında da uygulayarak müslümanlara örnek olmuştur.Bir ayet-i Celilede meâlen:
   "Allah'ın rahmetinden dolayı,Ey Muhammed,sen onlara karşı yumuşak davrandın.Şayet sen kaba,katı yürekli olsaydın,hiç şüphesiz,etrafından dağılıp giderlerdi..."(8)buyrularak Hz.Peygamberin yumuşak huyluluğu ve bunun İslâmiyet'in kısa zamanda yayılmasına etkisi belirtilmiştir.
   Allah Elçisi,Uhud savaşında yüzünü yaralayan ve dişini kıran düşmanlara beddua etmesi kendisinden istendiğinde"Ben lânetçi olarak değil,Allah'ın yoluna davetçi ve rahmet olarak gönderildim"(9)şeklinde düşmanlarına bile hayır duada bulunmuşlardı.
   Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi,İslâmiyet bir şefkat,merhamet,lütf ve ihsan dinidir.Ancak yumuşaklılık ve tatlılıkla halledilmesi mümkün olmayan bazı hususlarda dinimizde sertlik ve şiddete de izin verilmiştir.Mesela:Vatana karşı saldırıya geçen düşmanlarla savaşmak ve kutsal değerlere saldırıları zararsız hale getirmek müslümanların vazgeçilmez görevlerindendir.Savaşmak zorunda kalan müslümanlar,karşılarındaki düşmanlara bile güzel davranmayı bir görev bilirler.Onları barış ve uzlaşmaya taraf görünce savaşmaktan vazgeçerler.Aldıkları harp esirlerine kaba ve sert davranmazlar.Yaptıkları işlerden ve cinayetlerden  dolayı idamları gereken kimselere,bu cezayı fazla zahmet vermeden uygulamaya çalışırlar.
   Sözün özü;Hakkında Allah Teâlâ'nın"Resûlüllah'ta sizin için uyulması gerekli güzel örnek vardır."(10)buyurduğu Sevgili Peygamberimizin hayatı ve tavsiyeleri her zaman,işlerimizde ve davranışlarımızda rehberimiz olmalıdır.O yüce Peygamber'in"Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz"(11)meâlindeki hadislerine uyup bütün yaratılmışlara karşı merhametli ve şefkatli olmalıyız ki,Cenab-ı Hakk'ın rahmetine ve Habibi'nin sevgisine nail olabilelim.

_____________________________________
1-Nahl Sûresi;ayet:53
2-Tecrid-i Sarih Terc.12/126
3-İlâhî Hadisler,sf:15
4-İlâhî Hadisler,sf:32
5-İlâhî Hadisler,sf:33
6-İlâhî Hadisler,sf:42
7-Enbiya Sûresi;ayet:107
8-Âl-i İmran Sûresi;ayet:159
9-Şerh eş-şifa sh:237
10-Ahzab Sûresi;ayet:21
11-Tecrid-i Sarih Terc.12/129