Cevat Sağlam



4.3.11

KOMŞULUK GÖREVLERİMİZ

KOMŞULUK GÖREVLERİMİZ
   Toplumda huzur ve güven,toplumun çekirdeği durumunda olan aileden başlar.Zira,evleri birbirine yakın olan ve birbirine göre komşu adını alan aileler,iyi geçinerek aralarında sevgi,saygı,hoşgörü ve yardımlaşma gibi güzellikleri eksik etmedikçe hem kendileri hem de onlardan oluşan toplum huzurlu ve güvenli olur.Her gün defalarca yüz yüze gelen kimselerin iyi geçinmeleri,birbirlerine iyilik etmeleri,güvenmeleri ve birbirlerini sevmeleri büyük bir mutluluktur.İnsanın hemen yanı başındaki kimselere karşı canını,malını ve namusunu emniyette görmemesi çok acıdır.Bir ayet-i celilede komşulara iyilik etmek,önde gelen görevlerimiz arasında meal olarak şöyle belirlenmiştir:
   "Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın.Ana-babaya,akrabaya,yetimlere,yoksullara,yakın komşuya,uzak komşuya,yakın arkadaşa,yolcuya,ellerinizin altında bulunanlara(köle,cariye,hizmetçi ve benzerlerine)iyi davranın;Allah kendini beğenen ve daima böbürlenipduran kimseyi sevmez."(1)
   Ayet-i kerimede geçen yakın komşu,hem akraba ve hem de ev yakınlığı bulunan kimsedir.Uzak komşu,arada akrabalık bulunmayan ya da evi uzak olan komşu demektir.(2)
  Bir hadis-i şerif,"komşuyu üçe ayırarak,bunlardan birincisinin akrabalık,komşuluk ve din kardeşliği olarak üç hakkı olduğunu,ikincisinin komşuluk ve din kardeşliği hakları bulunduğunu,üçüncüsünün yalnız komşuluk hakkı olduğu bildirmişlerdir."(3)
  Görülüyor ki dinimiz,müslüman olmayan komşulara da iyi davranılmasını ve onların da haklarının gözetilmesini istemektir.
 Komşuluk hak ve görevlerimiz arasında,onlarla iyi geçinmek,gerektiğinde onlara yardım ve nasihatta bulunmak,onları rahatsız edecek her türlü davranışlardan sakınmak,hayırlı bir işleri olduğunda tebrik etmek,bir felâketle karşılaştıklarında teselli etmek,hastalıklarında ziyaret etmek ve öldüklerinde teşyi etmek gibi hususlar başta gelir.
  İslâmiyet,komşuluk hakkına riayet etmeyeni olgun mümin saymamaktadır.Bir hadis-i şerifte bildirildiğine göre,bir gün Resûl-i Ekrem(S.A.V.):
 "Vallahi iman etmiş olmaz,vallahi iman etmiş olmaz,vallahi iman etmiş olmaz"buyurmuşlar;orada hazır bulunanlar:"Ya Resûlallah!Bu iman etmiş olmayan kimdir?"diye sorduklarında Allah Elçisi,"Kim olacak;şu,komşusu zulmünden ve şerrinden emin olmayan kişi"(4)demişlerdir.Bir başka hadiste de mealen:
  "Yanı başında komşusu aç olduğu halde,tok yaşayan mümin,kâmil mümin değildir"(5)buyrularak komşuluk haklarına önem vermeyenlere acı ihtarda bulunulmuştur.
  En iyisi yapmaya gücümüz yetmiyor diye muhtaç kimselere elden gelen yardımı da yapmamak doğru değildir.Zira,yapılacak bir yardım az da olsa,kendisine duyulan ihtiyaca göre değer kazanır.Ebû Zer(R.A.)den,Resûlullah (S.A.V.)'in kendisine:
  "Çorba pişirdiğin zmaan suyunu çok koy,sonra da komşu ailelerine bak,onlardan muhtaç olanlara münasip bir pay ayır"(6)buyurduğu rivayet olunmuştur.Bu hadis-i şeriften alınacak çok ders olsa gerektir.
 Komşu hakkına riayet,Semavî bir tavsiyedir.Nitekim Allah Elçisi:
"Cebrail (A.S.),bana durmadan komşuya iyilik yapmayı tavsiye etti.Bu sıkı tavsiyeden,komşuyu komşuya varis kılacağını zannettim"(7)buyurmuşlardır.
   Komşuluk hakkının bilincinde olan Medineli müslümanlardan her biri,hicret esnasında Mekkeli mıhacirlere elden gelen her yardımı yapıyor,onlardan birini evine alarak onunla kardeş oluyor ve her şeyini paylaşıyordu.Onlar,bu yardımseverliklerinden dolayı Ensar(yardımcılar)diye anılmaktadırlar.
 Ecdadımız,sabahleyin ilk alışverişi yaptıktan sonra dükkânına gelen ikinci müşteriyi,"Ben siftah ettim,şu komşum etmedi.Sen de ondan alıver"diyerek henüz alışveriş edemeyen komşu dükkâna gönderiyordu.Onların bu örnek davranışları aynında bu gün bizim ev,iş,bağ,habçe ve tarla komşuluklarımız hangi safhadadır?Komşuluk görevlerimizi ne derece yerine getiriyoruz?Bu soruların cevabını herkes kendi vicdanında aramalı ve kendi nefsi için istediğini başkaları için istemedikçe,olgun mümin olamayacağı düsturunca değerlendirmelidir.
  Gerek bağ,bahçe,çayır ve trala gibi şahsa ait arazilere,gerekse yol,mer'a ve meydan gibi toplumun ortak malı olan yerlere saldırı da bulunanlar,
"Bir kimse başkasının bir karış kadar toprağına tecavüz ederse,yerin yedi katı o kimsenin boynuna geçirilir(şiddetli azap görür)"(8)mealindeki hadis-i şeriften habersiz midirler?
   Yazımızı iki hadis-i şerif mealiyle noktalayalım:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan kişi,komşusuna eza etmesin..."(9),"Akrabay aihsan,güzel huy,güzel komşuluk,yurtları ma'mur eder ve ömürleri arttırır."(10)


_______________________________________________
1-Nisâ Sûresi;ayet:36
2-H.Yazır,Hak Dini Kur'an Dili(Türkçe Tefsir)2/1354
3-Et-Terğib ve't-Terhib,3/361
4-Tecrid-i Sarih Tercemesi,12/131
5-250 Hadis(Diyanet Yayınları)sf:155,hadis no:190
6-Tecrid-i Sarih Tercemesi,1/341
7-Tecrid-i Sarih Tercemesi,1/340
8-250 Hadis (Diyanet Yayınları)sf:184,hadis no:225
9-Tecrid-i Sarih Tercemesi,12/131
10-Ö.N.Bilmen,Hikmet gonceleri 500 Hadis Tercemesi ve izahı,sf:144,Hadis No:216