Cevat Sağlam



20.3.11

DİNİMİZİN SELÂMLAŞMAYA VERDİĞİ ÖNEM


DİNİMİZİN SELÂMLAŞMAYA VERDİĞİ ÖNEM
  Bir toplumun huzur ve güveni,fertleri arasındaki ilişkilerin  sağlam bir temele dayanmasına ve düzgün bir şekilde devam etmesine bağlıdır.Bu sebeple tarihin her devrinde insan toplulukları,refah ve mutluluğun temeli olan karşılıklı sevgi,saygı ve hoşgörüye önem vermişler,birlik ve beraberliği yok edecek kin ve nefret gibi kötü duygulardan sakınmaya çalışmışlardır.
  Her gün dilimizden düşmeyen âdab-ı muaşeret,âdab-ı umumiye,âdab-ı erkân,beşeri münasebetler gibi sözler,toplum içinde uyulması gereken terbiye ve nezaket kaidelerini,davranış şekillerini,sevgi-saygı ve görgü
 kurallarını ifade eden kavramlardır.Gözlerini toplum içinde açan ve son durağına toplum tarafından yolcu edilen insanoğluna düşen görev,toplumun değer ölçülerine saygılı olmak ve genel ahlâk kurallarına ters düşmemektir.
   İnsanlık tarihi kadar uzun geçmişi olan görgü kuralları,inanç,örf ve adetlere dayalı olarak toplumdan topluma farklılık gösterirler.Medenî toplumlarda bireyin davranış hürriyeti,toplumun davranış töreleriyle sınırlıdır.Görgü kurallarına uymayanlara kanunî bir müeyyide uygulanmaz.Fakat bunlar,ailede ve toplumda horlanmak,kınanmak ve yalnız bırakılmak suretiyle cezalandırılarak,kurallara uymaya zorlanırlar.İnanca ve Allah sevgisine dayalı görgü kuralları,gelenek ve görenekler geçerlilik ve süreklilik kazanırlar.Din,hukuk ve ahlâk kurallarına ters düşen,millî bünyeye uymayan,yabancı örf ve adetlere dayalı davranışlara görgü kuralları denemez.
  Selâmlaşma,toplumda iyi ilişkiler kurulmasına vasıta olan,mevcut sevgi ve samimiyeti arttıran geleneklerin başında gelir.Mü'minler,selâmlaşma ile karşılıklı dostluk,sevgi ve barış hislerini ve dileklerini birbirlerine iletirler,Kur'an-ı Kerim'de meâlen:
 "Bir selâm ile selâmlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selâmlayın;yahut aynı ile karşılık verin.Şüphesiz Allah,herşeyin hesabını arayandır."(1)buyrulmuştur.Peygamber Efendimiz,kendisinden İslâm'ın en hayırlı ibâdetinin ne olduğunu soran bir sahabiye,"Tanıdığına,tanımadığına selâm vermektir"buyurarak,selâmlaşma için insanların birbirlerini tanımaları gerekmediğini bildirmiştir,herkesin başkalarına karşı sevgi ve dostluk hisleriyle dolu olmasını istemiştir.Bu ayet-i Kerime hadis-i Şerif'ten anlaşılacağı gibi dinimizde selâm vermek sünnet,almak ise farzdır.
  Selâm,"Esselâmu aleyküm ya da selâmun aleyküm"şeklinde verilir.Selâmı veren,sevgi ve iyi niyetini ifade de öncülük ettiğinden,selâmı alan da"Aleyküm selâm"sözüne "ve rahmetullahi ve berekâtüh"kelimelerini ilave ederek bu güzel davranışa karşılık vermelidir.Her karşılaşmada insanların birbirlerini selâmlayarak yekdiğerine Allah'tan esenlik,huzur,sağlık,rahmet ve bereket dileğinde bulunmaları ne güzel bir davranıştır.
  İki müslüman birbirleriyle karşılaştığında yürüyen,durana veya oturana;genç olan,yaşlı olana;arkadan gelen,öndekine selâm verir.Bir kişi bir toplulukla karşılaştığında onlara selâm verir.İki topluluk birbirleriyle karşılaştığında az olan taraf çok olana selâm verir ve taraflardan birer kişinin selâmlaşmasıyla diğerlerinin selâmlaşma görevi de yerine gelmiş olur.Fakat hiç kimse selâm vermez ya da almazsa hepsi günahkâr olur.Selâm kurallarını bildiren hadis-i Şeriflerden bazıları meâl olarak şöyledir:
  "Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki,iman etmedikçe Cennet'e giremeyeceksiniz;birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş sayılmayacaksınız.Size yaptığınız takdirde,birbirinizi seveceğiniz bir şeyi söyleyim mi?Aranızda selâmı yayın"(2),"İnsanların Allah'a en yakın olanı,ilk selâm verendir"(3),"Rahman olan Allah'a ibâdet edin;yemek yedirin ve aranızda selâmı yayın,selâmetle Cennet'e girersiniz"(4),"Selâm,kelâmdan öncedir"(5),"Sizden biriniz,bir meclise geldiği vakit,selâm versin.Kalkmak istediği vakit de yine selâm versin.Bunlardan ilki sonuncusundan daha gerekli değildir"(6),"Binekli olan,yürüyene;yürüyen,oturana ve azlık,kalabalığa selâm verir"(7),"Topluluk geçerken,içlerinden birinin selâm vermesi kâfidir.Oturanlardan da birinin selâmı alması kâfi sayılır"(8)Hz.Peygamberin hizmetinde sekiz yıl bulunan Enes(R.A.),"Resulullah(S.A.V.)bana "Ey evlâdcığım,evine girdiğin vakit selâm ver;sana da ev halkına da bereket olur"buyurdu"(9)der.
  Namaz kılan,Kur'an-ı Kerim okuyan,zikreden,ilimle meşgul olan,hutbe okuyan,va'z eden,ezan okuyan,abdest alan ve yemek yiyen kimselere selâm verilmez.Zira bu durumlardaki kişilerin selâma karşılık vermeleri ya zordur ya da mümkün değildir.Bunların dışında başta ebeveynimiz,hocalarımız ve ev halkımız olmak üzere her mü'mine selâm verilir.
 Sözün özü;birbirimizi sever,sayar,birbirimizle selâmlaşır,yardımlaşır ve birbirimize karşı hoşgörülü davranırsak,milletçe huzur ve güven içinde yaşayacağımız gibi Yüce Rabbimizin hoşnutluğunu da kazanmış oluruz.
  Cenab-ı Hak,emirlerine uygun olarak yaşamayı cümlemize nasip kılsın.Allah'ın selâmı,rahmet, ve bereketi hepimize olsun...



______________________________________
1-Nisa Sûresi;ayet:86
2-Tac Tercemesi,5/433
3-Tac Tercemesi,5/434
4-Tac Tercemesi,5/434
5-Tac Tercemesi,5/435
6-Tac Tercemesi,5/443
7-Tac Tercemesi,5/435
8-Tac Tercemesi,5/443
9-Tac Tercemesi,5/435