Cevat Sağlam



20.3.11

DİNİMİZİN ÇALIŞMAYA VE İŞTE İHTİSASLAŞMAYA VERDİĞİ ÖNEM



DİNİMİZİN ÇALIŞMAYA VE İŞTE İHTİSASLAŞMAYA VERDİĞİ ÖNEM
 Yüce dinimiz,çalışmaya ve işte ihtisaslaşmaya büyük önem verir.Zira,çalışan insan,kendisinin ve bakmakla yükümlü bulunduğu kimselerin geçimini sağlar;tembellik,hasetlik ve hilekârlık gibi kötü alışkanlıklardan uzak kalarak kendi kazandığını yemenin zevkini tadar.Çalışma azmi ve gayreti,kişinin iradesini güçlendirir;başkalarının emeğini takdir etmeyi öğretir.Helâl kazançla insan,saygınlığını ve kişiliğini koruyabileceği gibi,Allah rızası için iş yapmanın,toplumun ve uygarlığın ilerlemesine katkıda bulunmanın,dostluğa,arkadaşlığa,sevgiye,yardımlaşmaya önem vermenin mutluluğuna da erişir.Kur'an-ı Kerimde meâlen: "Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka birşey yoktur","Ve çalışması da ileride görülecektir"(1)buyrularak kişinin her türlü mutluluğunun çalışmasına bağlı olduğu belirtilmiştir. "Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak)ahiret yurdunu iste;ama dünyadan da nasibini unutma.Allah'ın sana ihsan ettiği gibi,sen de(insanlara)iyilik et.Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama.Şüphesiz ki Allah,bozguncuları sevmez"(2)meâlindeki ayet-i Kerimede de:hem dünya hemde ahiret hayatımız için çalışmamız,elde ettiğimiz kazançlarla başkalarına iyilik yapmamız,sahip olduğumuz nimetleri kötü yollarda kullanmamamız emredilmiştir. Çalışmak ve helâlinden kazanmakla ilgili hadislerden bazıları meâl olarak şöyledir: "Helal kazanç için çalışmak,her müslüman üzerine vaciptir"(3),"Amellerin en üstünü,helâl kazanç sağlamak için çalışmaktır"(4),"Hiçbir kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir gıda yememiştir."(5) Resul-i Ekrem (S.A.V.)bir gün ashabıyla otururlarken,bir gencin erkenden işine gittiğini görmüşlerdi.Bu gencin mesaisi Allah yolunda olsa ne iyi olurdu,diyenler olmuş.Bunun üzerine Resul-i Ekrem(S.A.V.)"Öyle söylemeyiniz.Eğer bu genç,kendi geçimini sağlamak,halka muhtaç olmamak için çalışıyorsa,onun bu çalışması yine Allah yolundadır.Ancak,servet kazanıp ta başkalarına kurulmak için uğraşıyorsa,onun bu çalışması şeytan yolundadır"(6)buyurmuşlardır. Dinimiz,mü'minleri çalışmaya çağırdığı gibi,hilesiz çalışmaya da çağırır.Bir hadis-i Şerifte meâlen: "Kişi çalışmakta kusur ederse,Allah onu kaygı ve tasaya düşürür"(7)buyrularak işe hile karıştırmanın ve işyerindeki malzemelere zarar vermenin getireceği felâket bildirilmiştir.Buna karşılık işverenlerin işçilere karşı sorumluluklarını da Allah Elçisi şöyle hatırlatmıştır: "İşçinin alın teri kurumadan ücretini veriniz."(8),"İşçilere tahammül edemiyecekleri işleri vermeyiniz.İşçinin ücretinden kesmeyiniz.Kim onun hakkına tecavüz ederse Kıyamet gününde tecavüz edenin düşmanı benim"(9) Ziraat,ticaret ve sanayî gibi bir iş alanında çalışmaktan gaye,kazanç sağlamak ve üretimi arttırmaktır.Ancak plân ve proğrama,sanat ve tekniğe dayanmayan çalışmalar,arzu edilen hedefe ulaştırmayacağı gibi,aksine zaman,enerji ve insan gücünün boşa harcanmasına ve iktisadî hayatın gerilemesine sebep olur.Bunun için Yüce dinimiz,işte ihtisaslaşmaya büyük önem verir;ekonomik hayatın gelişmesinde önemli yeri bulunan sanat ve tekniği teşvik eder.Nitekim Allah Elçisi'nin:
 
"Allah Tealâ sizden birinin çalıştığında,işini iyi ve sağlam yapmasını sever"(10),"Allah,ilim ve sanat sahibi,kötülüklerden sakınan kuralları sever"(11)meallerindeki hadisleri bu gerçeğin delillerindendir.
 Gün geçtikçe hızla gelişen sanat ve tekniğe ayak uydurmadıkça,ne istikrarlı bir ekonomiye sahip olmak ne de müreffeh bir hayata ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak mümkün olur.Eskiden milletlerin birbirlerine karşı üstünlük sağlamak yaptıkları savaşların şekli artık değişmiş ve çağımızda bu,sanayî ve teknoloji alanında kıyasıya verilen bir mücadele halini almıştır.Bugün ağır sanayide,özellikle atom ve uzay endüstrisinde ileri gitmiş devletler,sanayî ve teknolojide henüz kalkınmamış ülkeleri,psikolojik bir baskı altına almakta,onları ekonomik ve siyasî alanda,kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirebilmektedirler.
 Bir sahabî,Yüce Peygamberimize"Siz onlara yani düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın..."(12)ayet-i Celilesini işaretle:
 "Ey Allah'ın Resulû!Allah Tealâ düşmanlara karşı kuvvet hazırlamamızı emretmiştir.Bu kuvvetten maksat nedir?Bize anlatın da ona göre hazırlanalım"dediğinde,Sevgili Peygamberimiz,"İyi biliniz ki kuvvet atmaktır,kuvvet atmaktır,kuvvet atmaktır"(13)buyurmuşlardır.
 Tabancalar,tüfekler,toplar,bombalar,torpidolar,nükleer,biyolojik ve kimyasal silahlar ve benzerleri bugün hadis-i Şerifte ifade edildiği gibi atmak ve atılmak suretiyle düşmanı yenmek için geliştirilen değişik güçte silahlardır.Bütün bunları yapabilmek için sanayî ve teknolojide üstün bir düzeye ulaşmak,güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekir.Bu sebeple çok çalışmak ve kazancımızı değerlendirmek durumundayız.Böyle yapmalıyız ki,dinimizi,vatanımızı,şeref ve haysiyetimizi koruyabilelim.


_____________________________________
1-Necm Sûresi;ayet:39-40
2-Kassas Sûresi;ayet:77
3-Feyzü'l-Kadir,4/270
4-Feyzü'l-Kadir,2/26
5-Riyazü's-Salihin Terc.1/569
6-Et-Terğib ve'terhib 2/524
7-Yeni Hutbelerim A.H.Akseki 1/348-349
8-Kırk Hadis sf:2,Hadis No:33
9-S.Buharî Muhtasarı 10/431-434,Askalanî,Tirmizî...
10-El-Camiu'ssağir şerhi Feyzü'l-kadir,2/287
11-El-Fethu'l-kebir,1/354
12-Enfal Sûresi;ayet:60
13-Sahihi Müslim,3/1522