Cevat Sağlam



10.3.11

DİNİ EMİRLERE UYMAKTA HEM DÜNYA HEM DE AHİRET KAZANCI VARDIR

DİNİ EMİRLERE UYMAKTA HEM DÜNYA HEM DE AHİRET KAZANCI VARDIR
  İslâmiyet,insanın sonsuzluğa dek mutluluğunu hedef almış,bu hususta izlenecek yolu belirlemiştir.Kim Allah Elçisinin:
 "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya,yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışın"(1)emirleri doğrultusunda hareket ederse,dünya hayatını da ahiret hayatını da kazanmış olur.
   Dünya kazancının peşin,ahiret kazancının geleceğe yönelik olması bizi ahiretle ilgili çalışmalarımızda ihmâlkârlığa sürüklememelidir.Zira "dünya ahiretin tarlası"(2)olup,bu her iki hayat da dünya'da kazanılmaktadır.İnsan,güzel ve kötü davranışlarının karşılığını bu dünyada bulmuş olmayabilir.Fakat bunların karşılığı,
 "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür"(3)mealindeki İlâh'i buyruğa uygun olaral tecelli edecek ve herkes işlediğinin karşılığını bulacaktır.
  İlâhi emirlere uymakta hem dünya hem de ahiret kazancı vardır.İlk bakışta sadece ahiret hayatı ile ilgili sanılan namaz,oruç,zekât,hac gibi kulluk görevleri,dünya hayatı ve toplum düzeniyle de yakından alâkalıdırlar.Şöyle ki:
  Namaz,insanı ruhen,bedenen temizliğe yöneltir,ahlâken yükseltir,disipleine alıştırır,günah işlemekten alıkor ve kalben huzura kavuşturur.Cemaatle kılınan namaz,müslümanları omuz omuza getirir,onların tanışıp kaynaşmalarını ve birbirlerine yardımcı olmalarını sağlar.
  Oruç,nefsin hırs ve azgınlıklarını dizginler,ruhumuzu yükseltir,bedenimize zindelik kazandırır ve kötülük duygularını frenleyerek insanı iyiliğe götürür.Oruçla açlığı tadan kimse,kalbinde yoksullara ve açlara daha çok yardım etme ihtiyacını duyar.Bu da toplumda birlik ve beraberliğin oluşmasına vesîle olur.
  Zekât,sosyal adalet fikrini,Allah için iş ve yardım yapmayı zihinlere ve gönüllere yerleştirir.Yardımlaşmayla haset ve kıskançlıklar ortadan kalkarak fakirler ve zenginler arasında sevgi,saygı ve güven duyguları gelişir.
  Hac,insanın bilgisini,görgüsünü arttırır,müslümanların tanışmalarını,karşılıklı görüş alışverişinde bulunmalarını,aralarındaki kardeşlik bağlarının güçlenmesini temin eder.Renk,ırk,dil farkı gözetilmeden ayni gaye için dünyanın dört yanından gelen mü'minler arasında Yüce Mevlâ'ya dua ve niyazda bulunmak,ruha büyük haz ve coşku verir.
  Bunların yanında ziraat,ticaret ve sanayî gibi herhangi bir iş kolunda çalışarak çoluk çocuğun rızkını sağlamak veya fakirlere,kimsesizlere,güçsüzlere yardımda bulunmak da,Allah'ın rızasını kazandıracak görevlerimizdendir.
  Kıyamet gününde herkesin hakettiğini bulacağı,hiçbir kimseye zulmedilmeyeceği kur'an-ı Kerim'de meâl olarak şöyle bildirilmektedir:
  "Herkesin,iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde(insan)isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun.Allah kendisine karşı(gelmekten)sizi sakındırıyor.Allah kullarına çok şefkatlidir."(4),"Ey iman edenler!Allah'tan korkun ve herkes,yarına ne hazırladığına baksın.Allah'tan korkun,çünkü Allah,yaptıklarınızdan haberdardır.","Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.Onlar yoldan çıkan kimselerdir."(5),"Amel defteri ortaya konunca,suçların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün."Vay halimize!derler,bu defter nasıl olmuş da küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın(yaptıklarımızın)hepsini sayıp dökmüş!"Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır.Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez."(6)
  İnanmayanların,canilerin ve günahkârların da bu dünyada hayat sürdürmeleri,mal ve servet sahibi olmaları,Allah'ın Rahman sıfatının bir gereğidir.Yüce Mevlâ,inanmayana da,günahkâra da çalıştığının karşılığını bu dünyada verir.İşlenen kötülüklerin cezasının çabuklaştırılmaması onların karşılıksız kalacağı anlamına gelmez.Aksine cezanın dünyada tattırılması,kişiye bir uyarıdır.Bu hususu konu alan bazı ayet-i Kerimeler meâl olarak şöyledir:
 "İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde bozgun çıkar,Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırır"(7),"Eğer Allah insanlara,hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi,elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu.Fakat bize kavuşmayı beklemiyenleri biz,azgınlıkları içinde bocalar bir halde kendi başlarına)bırakırız."(8),"(Resûlüm!)Sakın,Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!Ancak,Allah onları(cezalandırmayı),korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor."(9)
  Bu konuda Sevgili Peygamberimiz de meâlen şöyle buyurmuşlardır:
"Allahu Teâla,bir kulunun iyiliğini dilerse,suçundan dolayı onu dünyada cezalandırmaz,tâ ki o kul,Kıyamet günü günahı ile gelsin."(10)
  Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalardan da anlaşılacağı gibi,herkes yaptığı iyilik ya da kötülüğün karşılığını bu dünyada olmasa da ahirette bulacak ve hiçbir hak zayi olmayacaktır.Öyleyse her biri kendi mutluluğumuza yönelik olan,İlahî emirlere uyarak hem dünyamızı hem de ahiretimizi kazanmaya gayret etmeliyiz.



__________________________
1-Muhtar'ul Ehadis:29
2-Keşfü'l-hafa,1/412
3-Zilzal Sûresi;ayet:7-8
4-Âl-i İmran Sûresi;ayet:30
5-Haşr Sûresi;ayet:18-19
6-Kehf Sûresi;ayet:49
7-Rûm Sûresi;ayet:41
8-Yunus Sûresi;ayet:11
9-İbrahim Sûresi;ayet:42
10-Riyazü's-Salihin Tercemesi,1/73