Cevat Sağlam



10.3.11

AHİRET GÜNÜNE İMAN


AHİRET GÜNÜNE İMAN
  İslâm dininin esaslarından biride ahiret gününe imandır.Ahirete iman,ölümden sonra yeni bir hayat olduğuna inanmaktır.Ahiret,birinci surun üfürülmesinden sonra başlayıp sonsuza kadar devam edecek olan hayatın ismidir.Kabir hayatı ise,insanın ölmesinden tekrar dirilmesine kadar geçen zamandır.
   İnsanın hayatı ölümle sonra ermez.Ölüm,fani bir hayattan ebedî hayata geçiş kapısıdır.İnsan kabre konulduktan sonra,iki melek gelip kendisine "Rabbin kim,peygamberin kim,dinin ne?"diye sorarlar.Kişi,bu sorulara verdiği cevaba göre ya Cennet hayatının tadını ya da Cehennem hayatının acısını tatmağa başlar.Bu hal kabir hayatı süresince devam eder.
  Ahiret hayatımız dünyadaki amellerimize bağlıdır.Dünyadaki yararlı işlerimiz,güzel ahlâkımız ve Rabbimizin emirlerine itaatimiz,ahirette bizi sonsuz nimetlere kavuşturur.Onun için "Dünya ahiretin tarlasıdır,burada ne ekilirse ora da o biçilir"demişler ya.
  "Herkes öldüğü hal üzere diriltilir."(1)Kabirde ilk söyleyeceğimiz söz,bu dünyada en çok söylediğimiz söz olacaktır.Orada ağzımızdan çıkacak hayırlı ilk söz sayesinde hem kabir hayatımız hem de bundan sonraki hayatımızın safhaları kolay geçecektir.Bunun için dilimizi güzel şeylere alıştırmalı,özellikle bizleri yaratan,yaşatan,sonsuz nimetlerle donatan Yüce Mevlâ'mızı namaz kılarak,Kur'an okuyarak ve zikirle bol bol anmalıyız.Kur'an-ı Kerim'i anlayıp,uyarılarına riayet etmek hem dünya hem de ebedî hayatımızın sigortasıdır.
   Bakara Sûresinin ilk ayetlerinde muttekîlerin yani Allah'ın yasaklarından titizlikle sakınıp,emirlerini tutarak ahirette sonsuz nimetlere erenlerin,gaybe inandıkları,namazı kıldıkları,Allah'ın kendilerine verdiği rızıklardan(mallardan)O'nun yolunda harcadıkları,Hz.Peygambere indirilene ve ondan önce indirilene iman ettikleri,ahiret gününe de kesinkes inandıkları bildirilmektedir.(2)
   Mülk Sûresinin 2.ayetinde ise meâlen:
 "O ki,hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır.O,mutlak galiptir,çok bağışlayıcıdır."(3)buyrularak dünya ve ahiret hayatının birbirini tamamlar mahiyette yaratıldığına işaret edilmekte,amelin en güzelini yapma gayret ve aşkını taşıyarak,yararlı bir insan olmaya çalışılması gerektiğine dikkat çekilmektedir.
  Allah'ın emriyle dünyaya gelen insan,ahirette yine O'nun huzurunda hesaba çekilecektir.İlk sur ile ve bundan önce ölen bütün insanlar,ikinci bir sur ile derhal dirilecek hesaba çekilmek üzere mahşer  yerinde toplanacak ve Cennetlik olanlara sağ,Cehennemlik olanlara sol taraftan amel defterleri verilecektir.İşte âkibetimiz,görevli meleklerin hakkımızda tanzim ettiği bu amel defterlerine bağlıdır.Zira yaptığımız bütün iyilik ve fenalıklar orada mevcuttur.Burada pek uzun bir zaman bekleyen ve büyük bir sıkıntıda olan halkın hesanının başlaması için,Peygamberimiz(S.A.V.),Allah'a yalvaracak ve şefaati kabul edilerek hesap başlayacaktır.Resul-i Ekrem'in bu şefaatine "Şefaat-i Uzma"yani büyük şefaat denilir.Şefaat yapacak olanlar başta Sevgili Peygamberimiz olmak üzere diğer peygamberler,âlimler,şehidler ve Allah Teâlâ'nın sevgili kullarıdır.Şefaat aslında Cenab-ı Hakk'a ait olduğundan O'nun izni olmadan katında kimse kimseye şefaat edemez.(4)Kâfir,müşrik ve münafık olaral ölenlere şefaat edilmez.(5)
  Allahu Tealâ bütün insanları aynı anda hesaba çekecek ama herkes sadece kendi hesabının yapıldığını zannedecektir.Yüce Rabbimizin,
  "Kıyamet günü doğru teraziler kurarız,hiçbir kimse haksızlığa uğratılmaz,hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız.Hesap gören olarak biz yeteriz"(6)meâlindeki vaadi uyarınca O gün hiçbir kimseye zulmedilmeyeceği gibi her iyilik on defa,her fenalık da bir yapılmış gibi tartıya girecektir.
  Hz.Peygamberin bildirdiği üzere,o gün herkese ömrünü ne yolda tükettiği,bildiği ile neler yaptığı,malını nereden kazanıp nereye  harcadığı,vücudunu hangi yollarda yıprattığı sorulacaktır.Başka bir hadislerinde de Allah Elçisi meâlen:
  "Kimin,kendisinde bir kardeşinin hakkı varsa,kendi sevaplarından alınıp ona verilmeden önce,bu hakkı(dünyada)ödesin,veya helâllığını alsın.Çünkü orada(kıyamette)para,mal diye bir şey yoktur ki,bunu ödeyebilsin.Sevâbları yoksa,o vakit kardeşinin günahlarından alınıp,kendisine verilir"(7)buyurarak kul hakkından sakınılması gerektiğine ve bunun kıyamette sebep olabileceği  felâketlere dikkat çekmişlerdir.
  Herkesin geçmesi gereken ve Cehennem'in üzerinde kurulan sırat köprüsünden mü'minler geçerek Cennet'e kavuşacaklar;müşrik,kâfir,münafık olanlar ise Cehennem'e düşeceklerdir.Geçiş kolaylığı veya zorluğu,insanların Allah'a kulluk derecesine göre olup,yıldırım gibi geçenlerin yanında,düşe kalka,sürüne sürüne geçenler de olacaktır.
    Cennet mükâfat yeridir.Bir ayet-i Celile'de meâlen:
"Sizin için orada,canınızın istediği her şey,arzu ettiğiniz her nimet mevcuttur"(8)buyrulmuştur.Şüphesiz Kıyamette en büyük nimet Yüce Allah'ın cemaliyle müşerref olmaktır.Cennet'te her peygamber,kendisine ait olan havuzdan ümmetinin lâyık olanlarına son derece tatlı ve berrak bir içki ikram edecek,bundan içenler bir daha ebediyyen susuzluk çekmeyeceklerdir.
  Cehennem ise,Allah Tealâ'ya isyan etmenin ve karşı gelmenin cezasının çekileceği yerdir.Cehennem ehli,Cehennem'in şiddetini görünce,ahireti hazırlama yeri olan dünyaya yeniden dönerek kaçırdığı fırsatları telâfi etmek isteyecek,ancak ölümle dönüşü mümkün olmayan bu ayrılıştan sonraki pişmanlığın bir faydası olmayacaktır.(9)
  Cennet de Cehennem de ebedîdir.Ancak,inananlar,günâhkâr olarak ölürlerse,onlar için Cehennem ebedî olmayıp,geçicidir.Günahları nisbetinde orada kaldıktan sonra Cennet'e gireceklerdir.Nitekim Sevgili Peygamberimiz bu konuda meâlen:
  "Allah'tan başka İlâh yoktur.Muhammed Allah'ın Elçisidir diyen hiç bir kimse yoktur ki sonunda Cennet'e girecek olmasın"(10)buyurmuşlardır.
  Ahiret inancı mazlumun teselli kaynağıdır.Dünyada çeşitli haksızlıklara uğrayan ve hakkını alamayan insan,Kıyamet günü hakkının Allah tarafından alınarak kendisine verileceğine inanır ve teselli bulur.
  Ahirete kesinlikle inanan kimse,O gün Yüce Yaratıcı'sının huzurunda mahcup olmamak ve ebedî hayatını garanti altına almak için bütün iş,söz,amel ve davranışlarında  daha dikkatli olur;doğruluktan ayrılmaz;başkasının canına,malına,namusuna göz dikmez ve kimseye haksızlık yapmaz.Aynı zamanda karşılığını ahirette almak üzere dünyada pek çok iyilik yapar.Şüphesiz böyle bireylerden oluşan bir toplum huzurlu ve güvenli yaşar.



 _________________
1-Tac Tercemesi,5/654
2-Bakara Sûresi;ayet:1-5
3-Mülk Sûresi;ayet:2
4-Bakara Sûresi;ayet:255
5-Enbiya Sûresi;ayet:28
6-Enbiya Sûresi;ayet:47
7-Tac Tercemesi,5/675
8-Fussilet Sûresi;ayet:31
9-Mü'minun Sûresi;ayet:99-113
10-Riyazü's-Salihîn Tercemesi,1/446