Cevat Sağlam



21.2.11

TEVBENİN ÖNEMİ

TEVBENİN ÖNEMİ
  İnsanoğlu ne kadar sakınsa da farkında olarak ya da olmayarak zaman zaman hatalara düşmekte ve İlâhi sınırları aşarak günaha bulaşmaktadır.Peygamberler dışında herkes,az veya çok günah işleyeblilir.Mühim olan işlenene kusurlara pişmanlık duyarak tevbe etmek,bir daha hata yapmamaya azmetmek ve bağışlanmayı kalben Cenab-ı Hak'tan niyaz etmektir.Böyle yapmayıp,işlenen suçlardan dolayı ye'se kapılarak İlâhi rahmetten ümit kesmek,Allah korusun,insanı inkâra sürükleyecek tehkileki bir davranıştır.Nitekim bir ayet-i celilede mealen:
   "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin.Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez"(1)buyrulmuş,başka bir ayette de:
   "De ki:Ey kendi nefisleri aleyhine ve haddi aşan kullarım!Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin!Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.Şüphesiz ki O,çok bağışlayan,çok esirgeyendir"(2)buyrularak İslâm'ın temel prensipleri inkâr edilmedikçe içtenlikle yapılacak tevbe ile günahların affolunucağı işaret edilmiştir.
    Günahlardan pişmanlık duyup,dönüş yapanlara Yüce Mevlâ'nın bir başka müjdesi de meal olarak şöyledir:
   "Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse o,tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner."(3)
Tevbekâr,herşeyden önce küfür,nifak ve bid'at gibi kötülüklere bulaşmışsa imanını tazelemeli,eda edemediği namaz,oruç ve zekât gibi farz ibadetlerin kazalarını yerine getirmeli,hırsızlık,yalan,yemin ve gasp gibi başkalarını zarara uğratan suçları için mümkünse helalleşmelidir.Zira Allah,kul hakkını affetmez.
 Nasıl olsa affolunacağım zihniyetiyle ikidebir suç işleyip,tevbe tevbe demek İslâmî bir tevbe anlayışı değildir.Yararlı sonuç verecek olan tevbe,işlenen bir suçtan,yapılan bir hatadan dolayı kalbin sızlanıp müteessir olması ve kalbin bu pişmanlık duygusuna diğer organlarında katılmasıyla yerine getirilen tevbedir.Kalbe inmeyen,sadece dilde kalan tevbe,gerçek bir pişmanlık olmadığı ve dolayısıyla günah işlemekten  de alıkoymadığı için,ondan bir yarar sağlanamaz.
   Allah katında makbul olan tevbe Kur'an-ı Kerim'de meal olarak şöyle belirlenmiştir:
  "Allah'ın kabul edeceği tevbe,ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir;İşte Allah bunların tevbesini kabul eder;Allah herşeyi bilendir,hikmet sahibidir.Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca"Ben şimdi tevbe ettim"diyenler ile kâfir olarak ölenler için(kabul edilecek)tevbe yoktur.Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır."(4)
   İhlâslı bir kalp ve samimi bir dille yapılan tevbenin,hangi lisan ve sözcüklerle yapılmış olursa olsun,kabul olunacağında şüphe yoktur.Ancak Kur'an-ı Kerim ve hadis kitaplarının övdüğü,tavsiye ettiği kutsal dualarla Yüce Allah'a dua ve istiğfarda bulunmanın tercihe şayan olduğu da bir gerçektir.Bu seçkin dualardan biri,Sevgili Peygamberimizin,hakkında"Seyyidü'l-İstiğfar"yani istiğfar dualarının büyüğü buyurduğu şu mealdeki duadır:
 " Allah'ım!Sen benim Rabbimsin,İbadete şayan hiçbir İlâh yoktur,ancak Sen varsın;beni Sen yarattın,şüphesiz ben Senin kulunum.Gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahdi misak ve va'din üzerinde duruyorum.Ya Rab!İşlediğim günahların şerrinden Sana sığınıyorum.Bana lütuf ve ihsan buyurduğun nimetleri ikrar ve itiraf ederim,günahlarımı da itiraf ederim.Sen beni affet Allah'ım!Zira,Senden başka günahlarını kimse affedemez."Duayı okuduktan sonra Allah Elçisi,"Kim bu Seyyidü'l-İstiğfar duasını sevap ve faziletine kalben inanarak gündüz okur da,o gün akşam olmadan ölürse,Cennetlik olur.Kim de sevap ve faziletine inanarak gece okur da,sabah olmadan ölürse o kimse de ehl-i Cennet'tendir"(5)buyurdu.
   Sevgili Peygamberimizin içinde duaların hepsini topladığını haber verdiği dua da meal olarak şöyledir:
"İlâhi!Ben,Peygamberin Muhammed(S.A.V.)'in Sen'den istediği bütün iyi ve hayırlı şeyleri Sen'den isterim;O'nun sana sığındığı bütün kötü işlerden de Sana sığınırım.Yardım,ancak Sen'den beklenir,dünya ve ahirette matlup olan şeye ulaştıracak Sen'sin.Hakimâne tasarruf da tam kuvvet de Allah ile kaimdir.Kuvvet ve kudret,ancak Allah'ın inâyeti iledir."(6)
  Bütün günahlardan korunmuş olan ve kâinat yüzü suyu hürmetine yaratılan Sevgili Peygamberimizin,"Allah'a yemin ederim ki, ben muhakkak Allah Teâla'ya günde yetmiş defadan fazla istiğfarr ediyorum."(7)yüce buyruklarından ibret almamak,zararlı alışkanlıkları sürdürmek,hata ve günahlara gerçekten pişman olup bunların affedilmesi için gayret etmemek ne büyük bir gaflettir.
  Yazımızı bir hadis-i Şerif mealiyle noktalayalım:
"Kim istiğfara devam ederse,Allah Teâla o  kimseyi her darlıktan,gam ve kederden kurtarır,onu ummadığı yerden rızıklandırır."(8)

___________________________________
1-Yusuf Sûresi;ayet:87
2-Zümer Sûresi;ayet:53
3-Furkan Sûresi;ayet:71
4-Nisâ Sûresi;ayet:17-18
5-Riyazü's-Salihin Tercemesi,3/390
6-Riyazü's-Salihin Tercemesi,3/79
7-Riyazü's-Salihin Tercemesi,3/387
8-Riyazü's-Salihin Tercemesi,3/389