Cevat Sağlam



17.2.11

NEFİS TERBİYESİ



NEFİS TERBİYESİ
   Dinimiz nefis terbiyesine büyük önem verir.Nefs ya da nefis sözcüğü ruh,can,hayat,kişi,bir şeyin kendisi,asıl ve maya gibi anlamlar taşır.Kur'an-ı Kerim'de Nefs-i Emmare,Nefs-i Levvame ve Nefs-i Mütmainne gibi nefisle ilgili farklı manalara gelen lafızlar vardır.
   Nefs-i Emmare zorlayıcı,emredici ve insanı kötülüğe sürükleyen nefis;Nefs-i Levvame kötülükten sonra içte rahatsızlık uyandıran nefis;Nefs-i Mutmainne ise iyilik ile kötülüğü ayırt eden,temizlenerek kişiyi Allah'a yakınlaştıran nefistir.
   Nefis,her an çeşitli sıfatlara bürünerek insanın karşısına çıkıp,onu aşırı eğlence ve sefahete teşvik eder.Fuhşa,ölçüsüz yemeye  içmeye,ihtirasa,menfaatperestliğe,haksızlığa,öfkeye,merhametsizliğe,saygısızlığa,kin,buğz vezulme yönetir.Hileye,gurura,riyaya,ahde vefasızlığa ve ikiyüzlülüğe sürükler.İşte onun bu derece kötülükleri sebebiyledir ki,Sevgili Peygamberimiz:
  "Ya Rabbi,beni göz açıp yumuncaya kadar ve daha az zaman da olsa nefsime bırakma"diye Cenab-ı Hak'ka dua ve niyazda bulunmuş;bir muharebe dönüşlerinde de:"Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz"buyurarak nefisle savaşmanın,düşmanla savaşmaktan daha zor ve önemli olduğunu belirtmişlerdir.
   Nefis terbiyesi zordur.Zirâ o,sabır ister,azim ister ve kararlılık ister.Nefis terbiyesi önemlidir.Çünkü,nefsini yenemeyen,terbiye edemeyen bir kimse düşmanla savaş da dahil hiçbir konuda başarılı olmaz.Kendi nefsini terbiye edemeyen insanın aileye ve topluma yararlı olacağı düşünülemez.
   Nefse tabi olup İlâhi emirlere uymayan,sahip olduğu makam ve mevkii kendisinden bilen,Allah ve Peygamber tanımayan ve hatta Allahlık iddiasında bulunan bazı bedbahtların kötü hali,ibret olsun diye Yüce Kitabımızda bize bildirilmiştir.Şöyleki:
   İblis,nefsinin arzusuna uyup Hz.Âdem'e secde etmemiş,"Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?"İlâhi buyruğuna karşılık da,"Ben ondan daha üstünüm.Çünkü beni ateşten yarattın,onu çamurdan yarattın"(1)diyerek Yüce Yaratıcı'ya karşı gelmiş ve bu sebeple meleklik mertebesinden düşmüş,şeytanlık vasfını hak etmiştir.
   Nefsine esir olan Firavun,Hz.Musa'nın tebliğini kabul etmekle kalmamış,sahip olduğu güçten,saltanattan yararlanarak hükmettiği insanları da Allah'ı inkâra zorlamış ve onlara:"Sizin benden başka bir tanrınız olduğunu bilmiyorum.Ey Haman!Benim için toprak üzerine bir ateş yak,tuğla hazırlayıp bana bir kule yap;çıkar,belki Musa'nın Tanrısını görürüm.Doğrusu onu yalancılardan sanıyorum"(2)diyecek kadar ileri gitmiştir.
   Nemrud sahip olduğu nimetleri kendinden bilmiş,gururlanmış ve Allah'a iman etmiştir.Onun kendisini imana davet eden Hz.İbrahim'le tartışması Kur'an-ı Kerim'de meal olarak şöyle bildirilmektedir: "İbrahim ona(Nemrud'a)Rabbim hayat veren ve öldürendir,demişti."O da:"Hayat veren ve öldüren benim,demişti."İbrahim:"Allah güneşi doğudan getirmektedir;haydi sende onu batıdan getir"deyince kâfir şaşırıp kaldı.Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez."(3)
   Hz.Nuh'un oğluna iman ettirmeyen,Ebu Cehil'i ,Ebu Leheb'i İslâm'a ve Hz.Muhammed (S.A.V.)'e karşı çıkaran da nefistir.
   Ya bizleri ibâdetlerimizden,tâatimizden alıkoyan ve her an kalbimize binbir vesvese veren nedir?Neyazık ki o da nefisdir.İşte bunun için nefsimizin kötü arzularına uyup,heva ve hevesimizce yaşamayalım;doğru yoldan ayrılmayalım diye bu ibret levhaları gözümüzün önüne serilmiştir.Yüce Kitabımız'da mealen:
   "Andolsun,insanı biz yarattık ve nefsini kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız"(4)buyrularak nefsin kötülüğüne işaret edilmiştir.
   Bu noktada "İnsan,kendi iradesi dışında kalbine doğan fena şeylerden,vesveselerden,sorumlu olacak mıdır?"diye akla bır soru gelebilir.Bu hassas konuya bir hadis-i Şerifte:"Nefsin söylediği şeyleri söylemedikçe veya onunla ameşl etmedikçe,Allah ümmetim için bunları bağışlamıştır."(5)mealinde açıklık getirilmiştir.
   Öyleyse bize düşen,kalbimize doğan kötülüklerle zihnimizi meşgul etmemek,onlarla amel etmemek,namazla,zikirle ve oruçla nefsimizin hırs ve azgınlıklarını dizginlemek,ruhumuzu yükseltmek,tüm kötülük duygularını frenleyerek kendimizi hayra ve iyiliğe yöneltmektir.
   Işık olunca karanlığın kaybolduğu gibi,ibâdetle zikirle nurlanmış kalpte de vesveseler yok olmaktadır.Ancak nefsin bu yok oluşu vücut zayıf olunca faaliyete geçen mikroplar gibi ilk fırsatta harekete geçerek tahribatını sürdürmektedir.Bunun için,insanın nefsinden emin olması,uyuyan kurt karşısında kendini güvenli saymasından da anlamsız kabul edilmiştir.Zira kurt,mukadder ölüme götürebilir,nefis ise insanı hem dünyada hemde ahirette rezil ve rüsvay eder.Bir ayet-i Celile'de mealen: "O(Allah),sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada(bile),sizi en iyi bilendir.Bunun için kendinizi temize çıkarmayın.Çünkü O,kötülükten sakınanı daha iyi bilir"(6)buyrulmuş;başka bir ayette de Yusuf (A.S)'ın "Ben nefsime temize çıkarmıyorum.Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder;Rabbim acıyıp korumuş başka.Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan,pek esirgeyendir"(7) ibretamiz sözleri bize bildirilmiştir.
   Evet,Cenab-ı Hak'kın görevlendirdiği meleklerin tespit ettikleri amel defterimiz yarın Kıyamet'te önümüze serilecek;"Kitabını oku!Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter"(8)denilecek,yaptığımız hiçbir kötülük o gün gizli kalmayacaktır.
   O halde İlâhi emirlere,yasalara uymakla ve bu yolda karşılaşılan zorluklara azim ve sabırla göğüs germekle nefsimizi terbiye etmeliyiz.Çevremizde yaşayanlardan bir çoğunun hatta yakınlarımızın yanlış yolda olmaları,gaflet içinde yaşamaları ve vurdum duymazlıkları bizim de onlar gibi yaşamamızı haklı kılmaz.Nitekim Kur'an-ı Kerim'de mealen:
  "Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan,seni Allah'ın yolundan saptırırlar.Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz,yalandan başka söz de söylemezler"(9)buyrularak nefislerin aşırı istekleri peşinde koşanlara uymanın getireceği felâkete dikkatimiz çekilmiştir.
   Yüce Rabbimiz cümlemizi nefsimizin şerrinden ve bütün kötülüklerden korusun!...

______________________________
1-A'râf Sûresi;ayet:12
2-Kasas Sûresi;ayet:38
3-Bakara Sûresi;ayet:258
4-Kâf Sûresi;ayet:16
5-250 Hadis(Diyanet Yayınları),sf:91
6-Necm Sûresi,ayet:32
7-Yusuf Sûresi;ayet:53
8-İsrâ Sûresi;ayet:14
9-En'am Sûresi;ayet:116