Cevat Sağlam



17.2.11

KUR'AN-I KERİM VE ÖZELLİKLERİ


KUR'AN-I KERİM VE ÖZELLİKLERİ
  Kur'an-ı Kerim,hükmü Kıyamet'e kadar geçerli olmak üzere bütün beşeriyete gönderilmiş ve onun gelmesiyle daha önce gönderilen İlâhi kitapların hükmü geçersiz kılınmıştır.Müslümanlar olarak Kur'an'dan önce inen bütün kitaplara ve sahifelere inanmamız,imanımızın bir gereğidir.
  Kur'an-ı Kerim,Hz.Peygamber (S.A.V.),kırk yaşına ulaştığı yıl,Hıra dağında,Ramazan ayının Kadir Gecesinde ilkdefa indirilmeye başlamıştır.İlk inen ayetler"Alak"Sûresi'nin ilk beş ayeti,son inen ayet de, "Bakara"Sûresi'nin 281.inci ayetidir.Bütün olarak ilk inen Sûre "Fatiha" Sûresi,son inen Sûre ise "Nasr" Sûresi'dir.
   İnen ayet veya Sûre'yi Sevgili Peygamberimiz ezberler ve yanında bulunan sahabilerine okurdu.Onlar da kendilerine tebliğ edilen ayet ve Sûreleri,O'nun huzurunda ezberlerdi.Bazen bir Sûre bitmeden diğer Sûre'ye ait ayetler indirilmiştir.Allah'ın son Elçisi,her ayet indikçe vahiy kâtiplerine:"Bu ayeti falan ayetten sonra yazın"der,doğru yazıldığını kontrol için bir daha okur ve okuturdu.
  O zamanlar,kağıt az olduğu için Kur'an ayetleri deri,ağaç kabuğu,düz kemik ve taşlar üzerine yazılarak korunurdu.Sevgili Peygamberimiz hayattayken vahiy devam ettiği için,bir kitap haline getirilemeyen Kur'an-ı Kerim,ilk kez Hz.Ebubekir'in halifeliği sırasında,O'nun emriyle vahiy kâtiplerinden Zeyd bin Sabit (R.A.)'ın başkanlığındaki bir heyet tarafından toplanarak,bir kitap haline getirilmiştir.Mushaf adı da verilen Yüce Kitabımız,Hz.Ebubekir'den sonra Hz.Ömer'e geçmiş,Hz.Osman zamanında çoğaltılarak mühim merkezlere birer nüshası gönderilmiştir.O günden bugüne kadar,aslı muhafaza edilerek yazılan Kur'an-ı Kerim,İlâhi bir mucize olarak,hiçbir değişikliğe uğramamıştır.
  Kur'an-ı Kerim'in Kitabullah,Kelâmullah,Furkan,Tenzil,Kitabulhak,Kitabulmünir ve Mushaf gibi elliden fazla isim ve sıfatları vardır.
  İnmesi 22 yıl,2 ay ve 22 günde tamamlanan Kur'an-ı Kerim,114 Sûre ve 6.000 küsür ayettir.Tamamı 600 sayfa olan Yüce Kitabımız 20'şer sayfalık 30 bölüme ayrılmıştır ki,bu bölümlerin her birine Cüz denir.
  Kur'an-ı Kerim,Hz.Peygambere verilen en büyük mucizedir.Bunun açık delili,İslâm'ın ilk gününden beri,kendine itirazda bulunanları hep dize getirmiş olmasıdır.Kur'an inmeden önce Arap şairlerinin en seçkin şiirleri Kâbe duvarlarına asılırdı.Bunların en meşhurları,Muallakatu's-Seb'a yani yedi askı adı verilen şiirlerdi.Kur'an inmeye başlayınca,Muallakatu's-Seb'a şairlerinden bazıları,onun eşsiz üstünlüğü karşısında acizliklerini anlayarak,şiirlerini Kâbe duvarlarından indirdiler.Direnmeye kalkışanların da,
  "Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız,haydi onun benzeri bir Sûre getirin,eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şehitlerinizi (yardımcılarınızı)da çağırın"(1)İlâhi buyruğu karşısında,değil Kur'anın bir süresi,en küçük bir ayetinin dahi benzerini meydana getiremedikleri ve şaşırıp kaldıkları tarihî bir gerçektir.
  Kur'an-ı Kerim yeryüzünde Kıyamet'e kadar kalacaktır.Onu bozmaya,tahrif etmey eve kaldırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.Bu gerçek bazı ayet-i Celilelerde  meal olarak şöyle belirlenmiştir:
  "Kur'an'ı kesinlikle  biz indirdik;elbette onu yine biz koruyacağız "(2),"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar.Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır."(3)
   Kur'an-ı Kerim'in özelliklerinden biri de,ilerde olacak birçok hadiseleri önceden haber vermiş olmasıdır:Mekke'nin feth edileceği(4)ve bir savaşta İranlılara yenilen Rumların,ilerki bir savaşta onları yeneceğine dair haberler(5)gibi.
   Kur'an-ı Kerim'in bildirdiği ilmi gerçekler ve tabiat kanunları,müsbet ilimler geliştikçe daha iyi anlaşılmaktadır.Gezegenlerin boşlukta yüzmesi(6),göğe yükseldikçe hayat şartlarının zorlaşması (7),birbirine kavuşan iki denizin karışmalarını engelleyen su gibi...(8)
   Kur'an okumak bir ibâdettir.Farz olan namaz kıraeti,Kur'an metninin düzgün okunmasıyla gerçekleşebileceği gibi,Kur'anı namaz dışında okumak,dinlemek,onu okumayı öğrenmek ve başkalarına öğretmek de birer ibâdettir.
  Kur'an okuyacak kimse vücudunu,elbisesini,kalbini her türlü kirden,meşguliyetten temizlemeli;abdest almalı,mümkünse kıbleye yönelmeli ve hürmetli bir tavırla okumalıdır.
  Kur'an-ı Kerim'i öğrenmenin,öğretmenin ve onun hükümlerine uygun olarak yaşamanın önemini bildiren hadis-i şeriflerden bazıları meâlleri şöyle:
  "Kalbinde hiçbir ayet bulunmayan kimse,harap bir ev gibidir."(9),"Sizin en hayırlınız,Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."(10),"İki kimse gıbta edilmeye lâyıktır.Birisi,Kur'an'ı öğrenip,onu gece gündüz belirli saatlerde okuyup,gereği ile amel eden;diğeri Allah'ın kendine mal verdiği kimsedir ki,gece gündüz o malı Allah yolunda sarfedendir."(11)
   Hiçbir maddi mefaat beklemeden Kur'an-ı Kerim'i sırf ibâdet niyetiyle okuyup bunun sevabını ölüye bağışlamak sünnete uygun ve faydalıdır.Para kazanmak niyetiyle Kur'an okumak ise bir hadis-i Şerifte:
  "Kur'an-ı okuyun,karşılığını Allah'tan isteyin,sizden sonra bir grup insan türeyecek,bunlar Kur'an okuyup karşılığını insanlardan isteyeceklerdir."(12)mealinde verilmiştir.
   Kur'an okumasını bilmediği için ölülerine okuyamadığından yakınanlar vardır.Bu durumda yapılacak ilk iş şüphesiz Kur'an okumasını öğrenmektir.Bu yapılamıyorsa bilinmelidir ki,insanın Allah rızası için kendi okuyacağı üç İhlâs,Allah katında,pazarlıkla başkasına okutacağı hatimden daha makbuldür.
  Manasını bilmediği için Kur'an okumaktan zevk almadığını söyleyenlere gelince...Elbette anlayarak Kur'an od (R.Akumak daha iyidir.Bunu herkes ister.Ama Kur'an'ın,manasını bilsin ya da bilmesin İhlâsla okuyanlara ve dinleyenlere her defasında büyük bir zevk verdiği de bir gerçektir.Kaldı ki bugün her yerde,Kur'an'ın kolay anlaşılması için,metni ve mallah'ın son nası yanyana konarak hazırlanmış baskıları mevcuttur.
   Allah'ın son Elçisi,Kur'anı her fırsatta okur,başkalarının okumasını ister ve hatta ,bazen başkalarından dinlemeyi arzu ederdi.Sahabe-i Kiram'dan İbn-i Mes'ud (R.A) diyor ki:
"Bir gün Resûlüllah (S.A.V.),"Bana Kur'an oku"dedi.Ben,"Ya Resûlallah,Kur'an sana indirildiği halde onu sana ben mi okuyayım"dedim.Resûlullah,"Ben onu başkasından dinlemek istiyorum"buyurdu.Bunun üzerine Nisâ Sûresi'nden okumaya başladım.Nihayet,"Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!(13)ayetini okuduğum zaman,gördüm ki,Resûlullah'ın göz yaşları akıyordu.
    Sözün özü: Kur'an-ı Kerim,maddî ve manevî hayatımız için yaralı olan hususları emreder;zararlı olanları ise yasaklar.Kur'an-ı Kerim'i okumaktan ve öğrenmekten gaye,onu anlayıp gereğince yaşamaktır.Yoksa prensiplerinden uzak kalarak,sadece zaman zaman okumakla Kur'an'a karşı görevlerimizi yerine getirmiş olduğumuzu düşünmek kendimiz aldatmak olur.

__________________________________
1-Bakara Sûresi,ayet:23
2-Hicr Sûresi;ayet:9
3-Saff Sûresi;ayet:8
4-Fetih Sûresi;ayet:27
5-Rûm Sûresi;ayet:2-5
6-Yasin Sûresi;ayet:38-40
7-En'am Sûresi;ayet:125
8-Rahman Sûresi;ayet:19
9-Riyazü's-Salihin Tercemsi,2/343
10-R.Salihin Terc.2/339
11-R.Salihin Terc.2/341
12-Neylü'l-Evtar,5/302
13-Nisâ Sûresi;ayet:41