Cevat Sağlam



2.7.11

Mİ’RAC KANDİLİ


Mİ’RAC KANDİLİ
   Mi’rac kelimesinin sözlük anlamı yücelmektir.İslâmiyette özel anlamı ise,Resûl-i Ekrem (S.A.V.)’in,gecenin bir anında Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya ve oradan da göklere çıkarılmasıdır.Hz.Peygamber mi’racını anlatırken “Yükseğe çıkarıldım”buyurduklarından,bu olay mi’rac diye anılmıştır.Ayrıca geceleyin gerçekleştiğinden “gece yolculuğu ettirilmek”manasında buna “İsrâ”denilmiş,bu kelime aynı hadiseyi anlatan sûrenin de ismi olmuştur.
   Allah Elçisi’nin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aks’a’ya yolculuğunu bildiren ayet-i Kerime meal olarak şöyledir:
   “Bir gece,kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed)kulunu Mescid-i Haram’dan,çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.O,gerçekten işitendir,görendir.”(1)Sevgili Peygamberimiz’in Kudüs’ten göklere yolculuğu ise hadis-i şerifte belirlenmiştir.(2)O halde bunlardan birincisini inkâr eden Kur’an-ı Kerim’i,ikincisini inkâr eden de Resûl-i Ekrem’i yalanlamış olur.
   Ayet-i Kerimede geçen Mescid-i Haram,Mekke’de ortasında Kâ’benin bulunduğu Cami-i Şerif’tir.Buna “Harem-i Şerif”de denir.Haram denilmesinin sebebi,kendisine saygı gösterilmesi gerektiği içindir.Bir hadis-i Şerifte:”Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz diğer mescidlerde kılınan yüzbin namazdan daha faziletlidir”(3)buyrulmuştur.Mescid-i Aksâ ise Kudüstedir.Bu ma’bed,Mescid-i Haram’a uzaklığı sebebiyle”çok uzak mescid”anlamında “Mescid-i Aksâ”diye isimlendirilmiştir.Mescid-i Aksâ,birçok peygamberin bulunduğu ve vahy indiği yer olmasından dolayı Hz.Peygamber’in  Mi’racında da yol uğrağı olmuştur.
   İslâmiyette yükselişin ve ufuk genişliğinin sonsuzluğunu açık bir şekilde sergileyen Mi’rac,kulun Cenab-ı Hak’ka yakınlık derecesinin en yükseğidir.Bütün varlıkları sonsuz kudretiyle vareden yüce Mevlâ zaman zaman bu kudret ve azametinin eserini peygamberleri üzerinde göstermiştir.İsrâ-Mi’rac mucizesi ise,Hz.Peygamberin en son,en büyük ve en sevgili peygamber olduğunu sergileyen bir delil olarak,bütün bunların en harikulâdesidir.
   Resûl-i Ekrem,amcası Ebû Talib’in vefatından sonra müşriklerin kendisine karşı eza ve cefalarını daha da arttırmaları üzerine Taif’e gidip,orada oturan Sakif Kabilesini İslâm Dinine davet etmişti.Fakat onlar imana gelmek şöyle dursun,Allah Elçisi’ni insafsızca taşa tutmuşlardı.Bunun üzerine Hz.Peygamber çok üzgün bir vaziyette Mekke’ye dönmüş ve Cenab-ı Hak’ka dua ederek O’ndan yardım dilemişti.
   İşte Hicretten bir buçuk yıl önce Recep ayının 27.inci gecesi,yüce Allah’ın emriyle Cebrail(A.S.),sevgili Peygamberimizi manevî ve ruhanî bir binekle Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürüp,oradan da göklere çıkarılmıştır.Cebrail’in arkadaşlığı Sidre-i Münteha’ya kadar devam etmiş,bundan sonra Resûl-i Ekrem hiçbir insanın ve meleğin erişemeyeceği üstün makamlara yükselmişti.Süre,yer ve araç kavramları ortadan kaldırılan ve canlı varlığın yaşama koşullarına başka bir yön verilen bu yolculukta Resûl-i Ekrem’e gözlerden gizli kalan nice gerçekler gösterilmiş,aklın kavrayamıyacağı sırlar açılmış ve yüce Rabbi sevgili Peygamberine harfsiz,sessiz ve vasıtasız hitap etmiştir.
   Hz.Peygamber için böylesine şerefle dolu olan Mi’rac mucizesi,biz Müslümanlar için de büyük bir İlâhî lütuftur.Zira dinimizin direği sayılan namaz,o gece farz kılınmıştır.Mi’rac’ta Resûlullah,vasıtasız olarak Mevlâsıyla karşı karşıya geldiği gibi,namaz esnasında mümin de doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkmaktadır.Onun için “Namaz,müminin mi’racıdır”denmiştir.
   Mi’rac gecesinde yüce dinimizin inanç esaslarını,ahlâk ve fazilet kaidelerini ihtiva eden bazı İlâhî emirler de vahyedilmiştir.Dünya ve ahiret saadetini isteyen herkesin uymak durumunda olduğu bu prensipler özet olarak şöyledir:
   “Allah’a ortak koşmayın.Ana-babaya iyilikte bulunun,saygıda kusur etmeyin.Akrabaya,fakir ve kimsesizlere,yolda kalmışlara haklarını verin.Elinizdeki imkânları saçıp savurmayın,müsrif olmayın,elinizi boynunuza bağlarcasına cimrilik de etmeyin.Çocuklarınızı geçim sıkıntısı korkusuyla öldürmeyin,zinaya yaklaşmayın.Haksızlık yaparak adam öldürmeyin,cana kıymayın.Yetimin malına (iyi niyet dışında)el sürmeyin.Ahde vefa gösterin,sözünüzde durun.Ölçüyü ve tartıyı tam yapın,doğru terazi ile tartın.Bilmediğimiz şeyin ardına takılmayın.Çünkü kulak,göz,kalb…bu azaların hepsi sorumlu tutulacaktır.Yeryüzünde kibirlenerek gezmeyin.”(4)
   Resûl-i Ekrem bu kutsal yolculuktan döndüğünde mânen güçlenmiş,sıkıntıları azalmış,ümit kapıları açılmış olarak İslâm Dinini yaymaya devam etmiştir.Mi’racın taşıdığı çeşitli inceliklerden birisi de bu seyahatin yakın bir yolculuğa,Mekke’den Medine’ye hicret edilmesi zaruretine ve bunun için hazırlık yapılmasına bir işaret olmasıdır.
   Bu kadar büyük bir feyz kaynağı olan mübârek Mi’rac Gecesi’ni derin bir şevk ve gönül uyanıklığı ile ihya edelim,Allah’ın ve Peygamberin emirlerine daha sıkı sarılalım,geçmiş günahlarımızın affı için yüce Rabbimize yalvaralım,ölülerimizi rahmetle analım,büyüklerimizin gönüllerini almaya çalışalım,yetim ve yoksulları unutmayalım,çocuklarımıza bu gecenin faziletini onların anlayabileceği bir dille anlatalım.


______________________________
1-     İsrâ Sûresi,ayet:1
2-     Tac Tercemesi,3/48-489
3-     Kenzu’l-İrfan hadis No:319
4-     İsrâ Sûresi;ayet:22-37