Cevat Sağlam



3.6.11

NİMETİN TANIMI VE ÖNEMİ


NİMETİN TANIMI VE ÖNEMİ
   Yapılan bir işin Allah katındaki değeri, o yapılmasındaki niyete bağlıdır.Niyet,bir şeyi yapmayı kalben kastetmektir.Niyetin makbulü,işin veya amelin hemen başlangıcında yapılanıdır.Ancak başlangıçta yapılması mümkün olmayan durumlarda niyet amelden önceki zamanda da olabilir.Namaz,zekât,hac ve oruç gibi görevlerin makbul olması için niyet şarttır.Bu noktada Kur'an-i Kerim'de meâl olarak:
   "(Resûlüm!)Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik.O halde sen de dini Allah'a has kılarak kulluk et."(1)buyrulmuştur.
  Hz.Ömer'den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem(S.A.V.),Medine'ye hicret etmiş olan müslüman bir kadınla evlenmek maksadıyla Medine'ye hicret eden bir adamın hicretini muteber saymamış,
   "Kim allah için hicret etmişse,hicreti allah içindir.Kim dünya (nimetine)veya nikahlayacağı kadına ulaşmak niyeti ile hicret etmişse hicreti onlardan birinedir."(2)buyurmuşlardır.
   Niyetle ilgili bir hadis-i şerifi Maan(R.A.)'şöyle rivayet ediyor:
"Babam,mescidde sadaka olarak dağıtılmak üzere bir adamın yanına bir kaç dinar bırakmıştı.Ben o paraları aldım ve babamın yanına geldim(durumu anlattım).Babam "Vallahi bunların sana verilmesini niyet etmedim"dedi.Ben de babamı Resulüllah'a şikâyet ettim.Bunun üzerine Resul-i Ekrem,babama "Niyetinin sevabı sana;Ey Maan!Aldığın paralar da sana"buyurdu"(3)Böylece Resul-i Ekrem,Maan'ın ihtiyacı olduğunu bildiği için,bu parayı almasında bir sakınca olmadığını,babasının niyeti de başkasına sadaka vermek olduğundan,sadaka sevabı kazanacağını bildirmişlerdir.
   İbâdet ve dindarlığın en makbul olanı,gösterişten uzak,sırf Allah için yapılanıdır.Zira,Hak Tealâ ancak kendisi için yapılan ibâdet ve iyiliği kabul eder.Desinler,görsünler,övsünler gibi niyet ve düşüncelerle iş yapanların acı sonları bir hadis-i şerifte meâl olarak şöyle açıklanmıştır:
   "Kıyamet gününde üç kişi ilk olarak sorguya çekilir.Birincisi;cihad(savaş)esnasında ölen kimsedir ki,Allah'ın huzuruna getirilir ve Allah kendisine verilmiş olan nimetleri önüne sürer.O da,bunlara nail olduğunu itiraf eder.Bunun üzerine Allah (C.C.)kendisine "Bu mazhar olduğun nimetler içinde ne yaptın?"diye sorar.O da:"Senin yolunda şehid oluncaya kadar savaştım"cevabını verir.Allahu Teâla:"Yalan söylüyorsun;sen (yiğit)desinler diye savaştın ve sana yiğit dediler de"der.Sonra meleklerin kendisini almalarını emreder ve yüz üstü sürüklendirilerek Cehennem'e atılır."
   "İkincisi;ilim tahsil edip bunu başkasına öğreten ve Kur'an okuyan kimsedir ki,bu da Allah'ın huzuruna getirilir ve Allah kendisine verilmiş olan nimetleri bir bir sayar ve önüne sürer.O da "Evet,verildi"diye tasdik eder.Ve Allah Teâla kendisine:"Bu elde ettiğin nimetler içinde ne yaptın?diye sorar.O da:"İlim tahsil ettim,ilmi başkasına öğrettim ve Senin rızan için Kur'an okudum"karşılığında bulunur.Allah Teâla kendisine:"Yalan söylüyorsun,sen ilmi,(Âlimdir)desinler diye öğrendin.Kur'an'ı da (Güzel Kur'an okuyan kişidir)desinler diye okudun.Ve sana böyle dediler de"der.Sonra meleklere kendisini almalarını emreder ve yüz üstü sürüklendirilerek Cehennem'e atılır."
   "Üçüncüsü de;Allah'ın kendisine bolluk verdiği,malların her çeşidini ihsan ettiği kimselerdir ki,Allah'ın huzuruna getirilir ve Allah kendisine verilen nimetleri karşısına çıkarır.O da bütün bunların kendisine verildiğini kabul eder ve Allah Teâlâ kendisine:"Şu elde ettiğin nimetlerle ne yaptın?der.O da:"verilmesini arzu ettiğin ne kadar yer varsa,hep o yerlerde ve o yolda dağıttım"cevabını verir.Hak Teâlâ "Yalan söylüyorsun.Sen bütün bunları kendine(ne cömert adam!)dedirtmek için yaptın.Ve sana böyle dediler de"der.Sonra meleklere onu almalarını emreder ve yüz üstü sürüklendirilerek Cehennem'e atılır."(4)
   Evet,gösteriş için yapılan amellerin sonuçları böyledir.Buna karşılık halis bir niyetle,"Gece namaz kılarken uykuya dalan kimseye allah Teâlâ,kılmakta olduğu namazın sevabını verdiği gibi,uykusunu da sadaka yerine sayar."(5)
   Gösteriş için yapılan iyi işlerden dolayı sevaba nail olunamayacağı gibi,iyi niyet de haramı meşru kılmaz.Zira,İslâmiyet'te "Vasıtalar da gaye gibi meşru olacaktır"prensibi vardır.Meselâ:Cami,okul,hastahane ve benzerlerini kurmak niyetiyle de olsa,dinimizde kumar oynamaya,hırsızlık yapmaya müsade yoktur.
   Bir müslüman,kendisinden İslâm'ı kaldıracak bir davranışa girerse dinden çıkar.Fakat bu hususta niyet ve maksat önemlidir.Kişinin bilgisizlik sebebiyle veya hataen imanına ters düşen davranışları  mazur sayılabilir.Nitekim Kur'an-ı Kerim'de meâl olarak:
   "Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok;fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır.Allah bağışlayıcıdır,esirgeyicidir."(6)buyrulmuştur.
   Yazımı konuyla ilgili bir hadis-i şerif meâliyle noktalıyorum:
   "Temiz bir kalp ile,şehid olmayı Allah'tan dileyen kimseyi Hak Teâlâ,rahat yatağında ölse dahî,şehitler mertebesine ulaştırır."(7)



______________________________________
1-Zümer Sûresi;ayet:2
2-Tac Tercemesi,1/77
3-Tac Tercemesi,1/83-84
4-Tac Tercemesi,1/89
5-Tac Tercemesi,1/85
6-Ahzab Sûresi;ayet:5
7-Tac Tercemesi,1/85