Cevat Sağlam



27.6.11

MÜMİN ALLAH'IN AZABINDAN KORKAR,RAHMETİNDEN ÜMİTLİ OLUR


MÜMİN ALLAH'IN AZABINDAN KORKAR,RAHMETİNDEN ÜMİTLİ OLUR
   Yüce Mevla'nın hoşnutluğunu kazanmanın sırrı,"hauf ve reca" duygusu içinde kulluk görevlerinin yerine getirilmesindedir.
   Havf,Allah Teâla'nın emirlerine karşı gelmekten korkmak ve sakınmak;reca da Cenab-ı Hak'kın rahmetine ümit bağlamaktır.
   Korku ve ümidi konu alan ayet-i celilelerden bazıları meal olarak şöyledir.
   "(Resûlüm!)Kullarıma,benim çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver.Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir."(1),"De ki:Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin!Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.Şüphesiz ki O,çok bağışlayan,çok esirgeyendir."(2),"Allah,kendisine karşı (gelmekten)sizi sakındırıyor..."(3)
   Ayet-i Celilelerde açıkça belirtildiği gibi,hem Allah'ın rahmetinden ümitli olmak,hem de azabından korkmak yani korku ve ümit arasında hayat sürdürmek yapılacak en itidalli davranıştır."Mevlâ Kerimdir.O,kimseyi cezalandırmaz;Allah'ın kulun ibâdetlerine ihtiyacı yoktur gibi yanlış fikirler ileri sürerek,kulluk görevlerini yerine getirmeden Allah'tan rahmet beklemek,ilâhi azâbı inkâr olduğu gibi,günahların hiçbir surette affolunmayacağına inanmak da Allah'ın rahmetini inkâr olur.
  Bu noktada şu kudsî ve Nebevî hadisler de ne kadar aydınlatıcı ve sevindiricidir:
   "Ey âdemoğlu Sen bana dua ettikçe ve benden ümitli bulundukça,işlediğin günahları her ne olursa olsun,mağrifet ederim..."(4)"Allah korkusuyla ağlayan kişi,süt,çıktığı meme deliğine girinceye kadar(ki bu hiçbir zaman mümkün olmaz)Cehennem'e girmeyecektir..."(5)
   Korku ve ümit duyguları kişiyi,hem tembellikten kurtarır,hem de inanç,iş,söz ve davranışlarında riyadan,ifrat ve tefritten yani her türlü aşırılıktan uzaklaştırarak itidâle yöneltir.Bir kimse,yalnız kaldığında yanlış iş yapmaktan,günah işlemekten çekinmeyip,başkalarının yanında bunlardan sakınıyorsa,bu tür bir davranış Allah korkusundan çok,suçunu halkın gözünden saklama gayretindendir.Büyük mutasavvıf Bişr-i Hafi Hazretlerinin"Allah korkusu takva sahibi bir kimseden başkasının kalbinde eyleşmeyen bir sultandır"sözü,bu
gerçeğin ne güzel ifadesidir.
   İman,akıl,ilim,marifetullah,ahiret hazırlığı ve azığı gibi konuların Allah korkusuyla ilgisine değinen bazı ayet-i kerimelerin mealleri şöyledir:
   “Kulları içinde ancak âlimler,Allah’tan(gereğince)korkar…”(6),”Ey iman edenler!Allah’tan korkun ve herkes,yarına ne hazırladığına baksın.Allah’tan korkun,çünkü Allah,yaptıklarınızdan haberdardır.Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.Onlar yoldan çıkan kimselerdir.”(7),”(Ey müminler!Ahiret için)azık edinin.Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır.Ey akıl sahipleri!Beden(emirlerime muhalefetten)sakının.(8)
   Unutulmamalıdır ki,ilim,irfan,ibâdet ve dua gibi görevler gaye olmayıp,gayeye ulaştıran birer vasıtadır.Asıl gaye,Allah’tan saygı ile korkmak,O’nun sevgisinden mahrum olma endişesiyle emirlerini yerine getirmek ve koyduğu yasaklardan sakınmaktır.Bu gerçeklerdir ki,”Resulullah’ta sizin için uyulması gerekli güzel örnek vardır”(9)Yüce İlâhî buyruğuna mazhar olan Sevgili Peygamberimiz,Cenab-ı Hak’ka “Ya Rabbî!Faydasız ilimden,korkusuz kalpten,doymayan neftsen ve kabul olunmayan duadan sana sığınıyorum”(10)şeklinde niyazda bulunurlardı.
   Dinî emirleri yerine getirip,faydalı işler yaparak,bunların kabûlünü Cenab-ı Hak’tan ummak ya da hatalı bir iş yaptıktan sonra pişmanlık duyup,tövbe ederek suçunun bağışlanmasını dilemek,dinimizce makbûl bir ümit anlayışıdır.Günahlara devam edip,tövbeye yanaşmayarak bağışlanmayı ummak ise uygun bir davranış biçimi değildir.Bu tür bir hareket,günah bataklığında işine geldiği gibi yaşama arzusunun bir sonucudur.
   Nefsin kötülüklere karşı meyilli olması ve hastalık gibi durumlarda bir kimsenin,kalbinde yaşatacağı korku,ümitten daha fazla olmalıdır.Ancak bu esnada gönlündeki ümit ışığını da söndürmemeye gayret etmelidir.
   Sözün özü,Allah’ın azabından korkmak ve de rahmetinden ümitli olmak insan hayatını mükemmel şekilde düzenleyen duygulardır.Ancak bu noktada itidalli olmak gerekir.Gönlünde yalnız korkuya yer verip ümitle alâkayı kesen kişinin telaş ve ye’s içinde yaşadığı,yalnız ümidi benimseyip kalbinde korkuya yer vermeyen kimsenin de hiçbir iş beceremeyecek şekilde ihmâlkâr olduğu bilinen bir gerçektir.Bize düşen aşırılıklardan uzak kalmak suretiyle korku ve ümit içinde olmaktır.





___________________________________
1-Hicr Sûresi;ayet:49-50
2-Zümer Sûresi;ayet:53
3-Al-i İmran Sûresi;ayet:28
4-Ebû Davûd 2/92
5-Tac Tercemesi,5/366
6-Fatır Sûresi;ayet:28
7-Haşr Sûresi;ayet:18-19
8-Bakara Sûresi;ayet:197
9-Ahzâb Sûresi;ayet:21
   10-Ebû Davûd 2/92,250 Hadis,sf:79