Cevat Sağlam



20.3.11

HAK VE ADALET


HAK VE ADALET
  Her müslüman,başkalarına âdil davranmakla,herkesin hak ve hukukuna riayet etmekle yükümlüdür.Zira yüce dinimiz,yaşama,mal-mülk edinme,fikir ve vicdan hürriyeti gibi temel insan haklarına saldırıda bulunmayı yasaklamış;hakkı çiğnemeyi,adalette doğruluktan ve ölçüden uzaklaşmayı zulüm saymıştır.Zulmün sürükleyeceği felâket ise,
   "Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır"(1)meâlindeki ilâhî buyruğunda belirlenmiştir.Zulüm ve haksızlığı konu alan hadis-i Şeriflerden bazıları da meâl olarak şöyledir:
 " Haksızlık etmekten sakınınız;zira haksızlık Kıyamet gününde zulmettir"(2),"Mazlumun bedduasından sakın.Çünkü onun duası ile Allah arasında perde yoktur"(3),"Haklar Kıyamet gününde sahiplerine iâde edilecektir..."(4),"Bir kimse haksız olarak başkasının bir karış yerine saldırırsa,o yerin yedi katı o kimsenin boynuna geçirilir."(5)
  Adalet toplumun hayatı,fert ve ailenin güven kaynağıdır.Adaletsizlik,hakkın yerini bulmasına mani olduğundan kimin hatırı için,hangi şey karşılığında ve ne sebeple olursa olsun bundan sakınılmalıdır.Nitekim Nisa Sûresinin 58.inci ayetinde,emânetleri ehli olanlara vermeniz ve insanlar arasında hükmettiğimiz zaman adaletle hükmetmemiz emredilmiş,bu konuda aynı Sûre'nin 135.inci ayetinde de meâlen şöyle buyrulmuştur:
   "Ey iman edenler!Adaleti titizlikle ayakta tutan kendiniz,ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun.(Haklarında şahitlik ettikleriniz)zengin olsunlar,fakir olsunlar Allah onlara (sizden)daha yakındır.Hislerinize uyup adaletten sapmayın,(şahitliği)eğer,büker(doğru şahitlik etmez),yahut şâhitlik etmekten kaçınırsanız(biliniz ki)Allah yaptıklarınızdan haberdardır."(6)Bu ayet-i Kerimede geçen büker sözcüğünden maksat,yargılamayı haksızlıkla sonuçlandıracak davranış içerisine girmektir.Böyle bir hareketin acı sonucunu Resul-i Ekrem(S.A.V.),bir hadislerinde meâlen şöyle açıklamışlardır:
 "Ben ancak bir beşerim.Siz ise yargılanmak için bana geliyorsunuz.Biriniz hüccet(delil)getirmekte diğerinden usta olabilir.Ben ise işittiğim söze göre hüküm veririm.Şu halde bir kimseye mü'min kardeşinin hakkını alıp verirsem,ona Cehennem'den bir parça ayırıyorum demektir."(7)
  Yüce Rabbimiz,müslümanlara kendi aralarında adaletli davranmalarını bildirdiği gibi,başka milletlerle olan ilişkilerinde de adaletten ayrılmamalarını ve düşmanlarına bile âdil davranmalarını emretmektedir.Şöyle ki:
  "Ey iman edenler!Allah için hakkı ayakta tutun,adaletle şahitlik eden kimseler olun.Bir topluluğa duyduğunuz kin,sizi âdil davranmamaya itmesin.Adaletli olun;bu,Allah korkusuna daha çok yakışan(bir davranış)tır.Allah'a isyandan sakının.Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir."(8)
  Hz.Ebubekir,sefere çıkmak üzere bulunan Üsame(R.A.)'ın komutasındaki İslâm ordusuna şu talimatı veriyor:
 "Siz,cephedeki düşmanla çarpışacaksınız.Evvela İslâm'a çağırın,kabul etmedikleri takdirde savaşırsınız.Fakat onlar savaşa başlamadan siz başlamayın.Giderken yolda kiliselere çekilmiş papazlar,savaş dışında kalan halk,ihtiyar,kadın ve çocuklara rastlayacaksınız.Sakın bunlara dokunmayın."(9)
 Adalet toplumda huzuru sağladığı gibi devleti de ayakta tutar,yüceltir ve şerefli kılar.Bu gerçek halk arasında"Adalet mülkün temelidir","Zulümle payidar olmuş hiçbir millet yoktur"şeklinde sık sık tekrarlanmaktadır.Tarih,hak-hukuk tanımazlığı ve adaletsizliği yüzünden mahvolmuş milletlerin örnekleriyle doludur.
  Sevgili Peygamberimiz,dost düşman gözetmeden,hatır gönül tanımadan Kur'an'ın emrettiği adaleti uygulamakta da müslümanlara örnek olmuştur.
   Mekke'nin fethi esnasında,bir kadın hırsızlık etmiş,ona ceza hükümlerinin uygulanmamasını isteyen bazı kimseler,bu işe Resulullah'ın çok sevdiği Hz.Üsame'yi vasıta yapmışlardı.Buna çok üzülen Sevgili Peygamberimiz:"Üsame sen Allah'ın kanunlarını değiştirmek mi istiyorsun?"demiş,sonra topluma dönerek"Eski milletler bu yüzden helâk olmuşlardı.Onlar,içlerinden zenginlere ve sözü geçenlere yumuşaklık gösterirler,onlara karşı ceza hükümlerini uygulamazlar,fakirleri ezerlerdi.Allah'a yemin ederim ki,Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık edecek olursa,Onun hakkında da hırsızlığın cezası uygulanır"(10)buyurmuşlardı.
  Hayatları zulüm ve haksızlık yapmakla geçen insanların kötü akibetleri bir hadis-i Şerifte meal olarak şöyle belirlenmiştir:
 "Bir kimse kardeşinin haysiyetine,yahut malına haksız olarak taarruz etmiş ise altın,gümüş bulunmayan günden yani Kıyamet'ten önce onunla helâlleşsin.Aksi takdirde yaptığı zulüm oranında onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir.İyiliği yoksa,hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yükletilir."(11)Bu bağlamda bir Hadis-i Şerifte de meâlen:
 "Bir kimse,yemin ederek bir müslümanın hakkını gasp ederse,Allah O kimseye Cehennemi vacip kılar ve Cenneti haram eder"buyrulmuştur.Bunun üzerine bir adam "Eğer o hak,değersiz bir şey ise?"deyince,Hz.Peygamber"İsterse misvak ağacından bir dal parçası olsun"(12)buyurmuşlardır.Sevgili Peygamberimiz:
 "Allah Teâla Hazretleri bir milleti,onların kuvvetli olanlarından zayıf olanların hakları alınmadıkça,nasıl takdis buyurur"(13)meâlindeki bir hadisleriyle adaleti sağlamak ve zayıfı ezdirmemekle başta idareciler,zenginler ve sözü geçenler olmak üzere toplumun bütün bireylerinin yükümlü olduğunu ve bu görevin yerine getirilmesiyle Cenab-ı Hakk'ın hoşnutluğuna erişebileceklerini bildirmişlerdir.
  Dinimizin bu emirleri doğrultusunda müslim-gayri müslim;yakın-uzak;zengin-fakir ayırımı yapmadan herkese adil davranmaya ve kimseye haksızlık etmemeye gayret etmeliyiz.Şayet,üzerimize hakkı geçenler varsa,haklarını verip onlarla helâlleşmeliyiz.
 Cenab-ı Hak,cümlemizi hak ve adaletten ayrılmayan kullarından eylesin.

_______________________________________________
1-Mü'min Sûresi;ayet:18
2-Riyazü's-Salihin,1/252
3-Riyazü's-Salihin,1/256
4-Riyazü's-Salihin,1/253
5-Riyazü's-Salihin,1/255
6-Nisa Sûresi;ayet:135
7-Riyazü's-Salihin Tercemesi,1/267
8-Maide Sûresi;ayet:8
9-Taberî Tarihi,2/463
10-Tecrid-i Sarih Terc.9/384
11-Riyazü's-Salihin Terc.1/258
12-Riyazü's-Salihin Terc.1/262
13-Ö.Nasuhî Bilmen,Hikmet Gonceleri,500 Hadis,sh:191