Cevat Sağlam



17.2.11

RÜŞVET


RÜŞVET
   İslâm'ın koyduğu yasaklardan biri de rüşvettir.Rüşvet,herhangi bir görevliye bir iş yaptırmak için verilen para,mal veya hediye diye tanımlanır.Başka bir deyişle bir görevlinin,elindeki imkânları para ya da mal karşılığında kötüye kullanması demektir.
  Rüşvetin bulunduğu yerde adalet sarsılır,işler ehil olmayan kimselerin eline düşer,toplumun ahnegi bozulur,huzur ve güveni kaçar.Rüşvet yüzünden çok kere haklı kimseler haksız,haksız kimselerde haklı duruma geçerler.
İşte bu ve benzeri daha nice kötülükleri sebebiyle rüşvet dinimizde yasaklanmış;bu işle uğraşanlara,âlemlere rahmet için gönderilen Sevgili Peygamberimiz:
 "Rüşvet alana da,rüşvet verene de,(aralarında vasıta olana da)Allah lânet etsin"(1)diye bedduada bulunmuşlardır.
  Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan bir kimse,helâl yoldan kazanıp,yemek dururken,haksız kazanç peşinde koşmaz.Zirâ,rüşvet de dahil haksızlıkla elde edilen herhangi bir kazanç nimet değil,olsa olsa kalbi karartan,imanı zayıflatan,güzel haslet,duygu ve düşünceleri yok eden,emniyet  ve güvevivi sarsan,vatan ve millete olan sevgiyi zedeleyen bir âfettir.
  Dünyevî çıkar sağlamak için cehaleti,zulmü,haksızlığı üstün kılmaya,ilmi,gerçeği,adaleti,boğmaya ve ayaklar altında çiğnemeye çalışanlar,işledikleri bu suçların cezalarından dünyada kurtulsalar dahi ahirette mutlaka bunların hesabını vereceklerini düşünüp bu kötü huy ve alışkanlıklardab vazgeçmelidirler.
   İnsan bazen ihtiyaç içinde bulunabilir,fakat bu hiçbir zaman meşru olmayan yollardan kazanç sağlamayı mübah kılmaz.Kaldı ki genellikle rüşvetin iş güç sahibi olan kimselere,görevlerini kötüye kullanma karşılığında verildiği bilinen bir gerçektir.
   Dinimiz çalışmayı,helâlinden kazanmayı emrettiği gibi,mallarımızı aramızda meşru olmayan yollarla yemememizi ve harcamamamızı da  bizden istemektedir.Kur'an-ı Kerim'de mealen:
  "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin.Kendiniz bilip dururken,insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere(idarecilere veya mahkeme hakimlerine)vermeyin"(2)buyrularak her türlü haksız kazançtan sakınmamız gerektiği bildirilmiştir.
   Maddi kazanç sağlamak,hatır gönül almak ya da akrabalık gayreti gibi sebeplerle,işin ehli varken onu bırakıp liyâkatsız,beceriksiz birini bir göreve getirmek;hem şahsa,hemde memleket ve millete  karşı büyük suç işlemiş olur.Yalancı şahitlik yaparak,zalimin zulmünü sürdürmesine,mazlumun bir daha manen ya da maddeten cezalandırılmasına sebep olmak ne kadar çirkin ve veballi bir davranıştır.Bizim görevimiz,elimizden geldiği kadar birbirmizde iyilikte ve doğrulukta yardımcı olmaktır;yoksa haksızlıkta değil,Nitekim Yüce Kitabımız'da meal olarak:
 "İyilik ve(Allah'ın yasaklarından)sakınma üzerinde yardımlaşın,günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.Allah'tan korkun;çünkü Allah'ın cezası çetindir"(3)buyrulmuştur.
   Hediyeleşmek hoş bir davranıştır.Ancak haksızlıklara sebep olmaması için dinimizde devlet yetkililerinin hediye almaları uygun görülmemiştir.
   Buharinin rivayetine göre Sevgili Peygamebrimiz,ashabın birini,zekât toplamak için görevlendirmişti.Bu zât görevini yapıp dönmüş ve Resûlüllah'a gelerek:"Şunlar sizin,şunlar da hediye olarak bana verildi"demişti.Bu söz üzerine Sevgili Peygamberimiz minbere çıkıp Yüce Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
   "Allahu Teâla'nın benim üzerime verdiği işlerden birine bir kimseyi memur ediyorum.O kimse görevini yapıp dönüyor ve "Şu mallar sizin,şunlarsa bana verilen hediyelerdir"diyor.Eğer bu kimse doğru söylüyorsa,babasının ve anasının evinde oturduğu halde kendisine hediye gelse ya.Vallahi sizden herhangi biriniz haksız olarak birşey alırsa,Kıyamet gününde o şeyi yüklenmiş olduğu halde,Allah'ın huzuruna çıkar.Sizden birinizin,bağıran deve,böğüren inek ve meleyen koyun yüklenerek Allah'ın huzuruna çıktığını görmeyeyim."buyurdu.Sonra ellerini koltuklarının beyazı görünlünceye kadar kaldırdı ve "İlâhî tebliğ ettim mi?"(4)dedi.
   Öyleyse,haksız sebeplerle başkasının malını yeyip dünya ve ahiretimizi mahvetmeyelim.Hakkın,adaletin ortadan kalkmasına,işlerin ehil olmayanların ellerine düşmesine,dolayısıyla toplumun düzen ve ahenginin bozulmasına,huzur ve güveninin sarsılmasına sebep olmayalım.Hiçbir davranışımızda din,hukuk ve ahlâk kurallarından ayrılmayalım.Günah işlemiş isek tevbe ederek bağışlanmamız için Yüce Mevlâ'mıza niyazda bulunalım.
    Konuyu bir hadis-i şerif mealiyle sona erdirelim:
   "Rüşvet alan da veren de Cehennem'dedir."(5)
...

_______________________________________
1-Ahmed b.Hanbel,el-Müsned,2/164,190
2-Bakara Sûresi;ayet:188
3-Maide Sûresi;ayet:2
4-Tecrid-i Sarih Tercemesi,8/36-37
5-Fethu'l-Kebir,2/138;Ahmed b.Hanbel 2/164,/190