Cevat Sağlam



30.1.11

ÖFKEYİ YENMEK

Ah.

ÖFKEYİ YENMEK
   Fert,aile ve toplumu felâkete sürükleyen kötü huylandan biri de öfkedir.Öfke sözlükte,insanı,kendisini inciten veya çıkarına dokunan olaylara karşı,sertliğe ve intikama zorlayan ruhî bir kaynaşma,bir gerilim şeklinde tanımlanır;kızgınlık,hışım,gadap ve hiddet anlamlarında kullanılır.
  Öfke,kişinin düşüncesini,basiretini,iradesini ve muhakemesini zedeler.Sövme,vurma ve öldürme gibi davranışlar genellikle öfkeden kaynaklandırğı gibi,nefret,kin,çekememezlik,başkalarının felâketine sevinmek,sevince üzülmek ve sırlarını açıklamak gibi çirkin hareketler de bunun kötü sonuçlarıdır.
  Öfke,insanı normal halinden uzaklaştırır ve sevimsizleştirir.Kızgın bir kimsenin genellikle rengi,suratı,söz ve danranışları değişir.Aşırı öfkelenme yüzünden bazı kimseler,yaka paçasını yırtar,yumruğunu sağa sola sallar,düşüp kalkar,eşyaları kırar,önüne gelene çatar ve saldırır.
  Böyle bir kimseden öfkesini yenmedikçe normal bir iş ve davranış beklemek boşuna olur.Zira hiddet insanı din,kanun ve aklın hakimiyetinden uzaklaştırır.Öğüt ve nasihatlara karşı kör ve sağır eder.
  Öfkelenmekten insan,çoğu kez haklı iken haksız,güçlü iken güçsüz,itabarlı iken itibarsız ve sevimli iken sevimsiz hala düşer.Bir anlık hiddet insanı malından,rahatından,eş ve dostlarından ve hatta canından edebilir.
  Öfkelinin sadece başkalarına zarar vermekle kalmayıp,başta kendi felâketini hazırladığı,halk arasında:"Öfkeyle kalkan ziyanla oturur","Keskin sirke küpüne zarar verir" şeklinde yeri geldikçe dile getirilmektedir.
  Öfkeyi hazırlayan böbürlenmek,bencillik,üstünlük taslamak,kusur aramak,hasımlık,acımasızlık ve hırs gibi kötü alışkanlıkları gönülden çıkarıp atmadıkça,öfkeden de kurtulmanın imkânı yoktur.Hele hiddet ve gadabı yüreklilik,erkeklik ve izzet-i nefsin bir gereğiymiş gibi düşünüp önüne gelene çıkışmak,hata işlemekte kararlılığı sergileyen yanlış bir düşünce ve davranıştır.
  Hiddet ve gadap,erkekliğin,yiğitliğin ve izzet-i nefsin bir gereği olsaydı,aynı olaylar karşısında kadınların erkeklerden,çocukaların büyüklerden,hastaların sağlıklı kişilerden ve kötü huylu kişilerin fazilet sahibi olanlardan daha az hiddetlenmeleri gerekirdi.Oysa durumun bunun tam tersine olduğu herkesçe bilinmektedir.Güçlü olmak,gadaba gelmekle değil,gadap anında kendine hakim olmakla ve gadabını yenmekle olur.Sevgili Peygamberimiz,bir hadislerinde mealen:
 "Çok güreş tutan baskın bir pehlivan çok kuvvetli değildir.Asıl kuvvetli gadap zamanında nefsine malik olandır"(1)buyurmuşlardır.
 Beşer olarak herkeste öfkelenme tutkunu vardır.Hiddetlenme çoğu kez,insanın iradesi dışında ve aniden olduğundan,bundan sakınmak son derece zordur.Ancak,sabredip nefsin kötülüklerine boyun eğmeyerek,olayları ihlâsla,soğukkanlılıkla karşılayarak ve Allah rızasını her şeyden üstün tutarak onu yenmek ve zararsız hale getirmek mümkündür. "Kur'an-ı Kerim'de öfkelenmeyenler denmeyip,öfkelerini yutanlar buyrulması bunun açık bir delilidir."(2)
  Harpte hiddetle yere serdiği düşmanı,yüzüne tükürünce,işe nefis karışabilir korkusuyla,serbest bırakan Hz.Ali'nin davranışı da Allah'ın hoşnutluğu gözetilince,nefse hakim olunacağının ve öfkenin yenilebileceğinin güzel bir örneğidir.
  Abdullah İbn-i Amr (R.A.),Resûl-i Ekrem'e "Hiddetsiz zamanınızda olduğu gibi,hiddetli anlarınızda da,söylediklerinizi yazayım mı?" diye sorunca,Allah Elçisi:"Yaz,zira beni Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki,ağzımdan Hak'dan başka birşey çıkmaz"(3)buyurmuşlardır.Görülüyor ki,Sevgili Peygamberimiz ben kızmam dememiş,kızmak beni Hak'dan ayırmaz buyurmuşlardır.
  Resûl-i Ekrem'in Yüce Mevlâ'ya şu yakarışı da,öfkeyi yenmenin zorluğunu ve öfkeyle incitilen kimselere karşı nasıl davranılması gerektiğini belirlemesi bakımından pek anlamlıdır:
  "Allah'ım,Muhakkak ki bende bir  insanım,her insan gibi bende kızarım.(kızarak)bir kimseye beddua edersem,(bunu) o kimsenin (günahlarından) temizlenmesine ve arınmasına vesîle kıl."(4)
 Şiddet ve himaye müminlerin takınacakları tavrı belirleyen ayet-i kerimelerden bazıları meal olarak şöyledir:
"Muhammed Allah'ın Elçisidir.Beraberinde bulunan da kâfirlere karşı çetin,kendi aralarında merhametlidirler"(5) , "Ey Peygamber!Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et,onlara karşı sert davran"(6)  Demek oluyor ki,gerçek bir mümin,kimseyi üzmez,kimseye haksızlık yapmaz,Ancak,kimseden de kötülük görmek ve azar işitmek istemez.Hele din ve vatan düşmanlarının saldırılarına,ırz ve namusa yapılan hakaretlere karşı boyun eğmez ve aldırmamazlık edemez.
  Yüce Rabbimiz,cümlemizi gadaba gelmekten ve gadaba uğramaktan korusun...


______________________________________
1-Tecrid-i Sarih terc. 12/148
2-Âl-i İmran Sûresi,ayet:134
3-İhyau Ulûmi'd-din,3/383
4-Ahmed b. Hanbel,Müsned-i 6/52
5-Fetih Sûresi;ayet:29
6-Tahrim Sûresi;ayet:9