Cevat Sağlam



29.4.11

ŞEFAAT VE ŞEFAAT EDİCİLER


ŞEFAAT VE ŞEFAAT EDİCİLER
   Şefaat sözcüğü,birine arka çıkma ya da yardıma muhtaç,korunmaya lâyık olan kimsenin affını dileme ve iyiliğine çalışma manalarına gelir.
   İnsanın dünyada olduğu gibi,ahiret hayatında da kendi güç ve selahiyetlerini aşan işlerde şefaat ihtiyacı olarak;hatta bu ihtiyacı,ahiret hayatında çok daha fazla hissedecektir.
   Her şeyi bir sebep ve vasıtaya bağlamış olan Cenab-ı Hak müminlere,yüce emirlerine ters düşmeyen,dünya hayatıyla ilgili hususlarda,bazı suç ve suçluların affı için şefaatte bulunmayı meşru kılmıştır.Ahiret hayatında yapılacak şefaat ise,"İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir?"(1)ayet-i Celilesinde belirlendiği gibi,Yüce Allah'ın iznine bağlı bulunmaktır.
   Bütün günahlardan korunmuş olan Resul-i Ekrem (S.A.V),günde yetmiş defadan fazla tövbe-i İstiğfarda bulunur,farz namazlar dışında geceleri de kalkıp nafile namazı ve kendisine vacip olan teheccüd namazı kılar,şahsı ve ümmeti için Rabbine dua ve niyazda bulunurdu.Sahabe-i Kiram,ibâdet ve taatteki örnek davranışlarıyla Hz.Peygamber'in
   Ashabımı bana bırakınız,Nefsim yedi kudretinde olan Allahu Teâlaya yemin ederim ki,eğer siz Uhud dağı kadar altın infak edecek olursanız onların amellerine erişemezsiniz"(2)meâlindeki yüce övgüsüne mazhar olmuşlardır.
İnsanlığa bir şahit,müjdeleyici,uyarıcı,Allah'ın izniyle,bir davetçi ve nûr saçan bir kandil(4)olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz,Cenab-ı Hak'kın izniyle(3)Kıyamet gününde kendi ümmeti başta olmak üzere her ümmet ve bütün beşeriyet için şefaatte bulunacaktır.Mahşer halkının hesaplarının çabuk görülüp çok uzun ve üzücü bir bekleyişten kurtarılması ve rahata kavuşturulması maksadıyla gerçekleştirilecek bu şefaate"Şefâat-i Kübra"yani büyük şefaat denirAbdullah İbn-i Ömer(R.A.)'dan rivayet edildiğine göre,
   "Kıyamet günü insanlar küme küme,her ümmet Peygamberinin peşinde(ileri,geri)dönüştürürler(ve büyük Peygamberlere)ey falan şefaat et,ey falan şefaat et,derler.En son şefaat dilediği Nebî(S.A.V.)'e erişip nihayet bulur.Bu şefaat vakıası Allahu Tealâ'nın Peygamberleri Muahmmed Mustafa'yı Makam-ı Mahmud'a gönderdiği gün vuku bulur(ve herkes o gün Muhammed Mustafa'yı tebcil eder.)"(4)Hadis-i şerifte geçen "Makam-ı Mahmud":Kıyamet günü bütün Peygamberler ve ermişlerin toplanacağı mahalde Sevgili Peygamberimizin yeridir.(5)
   Allahu Tealâ,Sevgili Peygamberimize ümmetinin yarısının Cennet'e girmesiyle onlara şefaat etme selahiyeti arasında bir tercih hakkı tanımış,Allah Elçisi de şefaat daha umumi ve yeterli bir kurtarma şekli olduğundan onu tercih etmiştir.(6)
   Cenab-ı Hak'kın lütfettiği bu şefaat izniyle sevgili Peygamberimiz,sözü geçen büyük şefaatten sonra kendi ümmetinden zerre kadar imanı bulunanların affı,Cehennem azâbını haketmiş bazı kimselerin ateşe girmemeleri ve bazılarının azâblarının hafif olması veya Cehennem'den bir an evvel çıkması,bazı kimselerin hesaba çekilmeden Cennet'e konulması,Cennet ehlinden bazılarının derecelerinin yükseltilmesi ve ehl-i Beyt'i sevenlerin bağışlanması için Yüce Mevlâ'dan dua ve niyazda bulunacak ve Resûlüllah'ın bu dua ve niyazı kabul edilecektir.
  Resûl-i Ekrem'in şefâatine inanmayanlarla,Allah'a şirk koşmış olarak ölenlerin şefaate nail olamayacaklarını belirten hadislerden meal olarak şöyledir:
   "Kıyamet günü şefaatim hak(ve sabit)tır.Kim buna iman etmezse,şefaatime ehil olmayacaktır."(7),"Her Peygamberin kabul olunması kesin olan bir duası vardır.Her Peygamber de bu duasını dünyada yapmakta acele göstermiştir.Ben ise duamı Kıyamet gününe ümmetime şefaat olmak üzere tehir ettim.Ümmetimden Allah'a bir şey şirk koşmadan ölen herkes,inşaallah ona nail olacaktır."(8)
   Kıyamet günü Cenab-ı Hak'kın,her peygambere kendi ümmetine şefaat etme izni vereceği,alimlerin,şehidlerin,ehl-i Beyt'in,Kur'an-ı Kerim'in,henüz erginlik çağına gelmeden vefat eden çocukların da,Cenab-ı Allah'ın izniyle şefaat edecekler arasında bulunduğu bazı hadis-i Şeriflerde bildirilmiştir.
   Ümmet, olmakla iftihar ettiğimiz Sevgili Peygamberimizin örnek hayatından ibret almak,sünnetine tabi olmak,O'nun şefaatine mazhar kılması için Yüce Mevlâ'ya niyazda bulunmak önde gelen görevlerimizdendir.Zira,Allahu Tealâ'nın sevgisine erişebilmek,O Yüce Mevlâ'nın sonsuz rahmetini ve kullarına olan buyruklarını yansıtan,kanunlarını haber veren,O'nu kullarına tanıtan,kulluk görevlerinin anlamını ve ölçüsünü belleten Hz.Peygamber'e tabi olmakla mümkün olabileceklerdir.(9)
   Yazımı konu ile ilgili bir ayet-i Kerime meâliyle noktalıyorum:
   "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki,sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir.O,size çok düşkün,müminlere karşı çok şefkatlidir,merhametlidir."(10)
   Cenab-ı Hak,cümlemizi rızasına ve Sevgili Peygamberimiz'in şefâatine nail kılsın!...





___________________________________
1-Bakara Sûresi;ayet:255
2-Kenzü'l-İrfan,sh:45
3-Ahzâb Sûresi;ayet:45-46
4-Tecrid-i Sarih Terc.11/128
5-M.Nihat Özön,sf:425
6-İbn-i Mace,2/1441
7-Ö.N.Bilmen,Hikmet Gonceleri 500 Hadis sh:142
8-Tac Tercemesi,3/463
9-Al-i İmran Sûresi;ayet:31
10-Tevbe Sûresi;ayet:128