Cevat Sağlam



15.1.11

ÇOCUKTA YALAN PROBLEMİ

ÇOCUKTA YALAN PROBLEMİ
   Yüce dinimizin üzerine önemle durduğu konulardan biri de çocuk terbiyesidir.Çocuk sorunu,ana babayı değil,bütün bir toplumu ve insanlığı ilgilendirmektedir.
  Bir milletin esenliği,onu oluşturan fertlerin bilgili,imanlı,çalışkan ve güvenilir olmalarına bağlıdır.Bireyleri ruhen,bedenen hasta olan,birbirini aldatmaya çalışan ve aralarında fikir birliği olmayan milletler,ergeç dağılmaya,yok olmaya mahkumdurlar.
   Böyle olunca,çağdaş milletler arasında lâyık olduğumuz saygınlığı kazanmak veya sürdürmek için karakterli,dürüst,bilgili.imanlı,sağlıklı ve çalışkan insanlar yetiştirmek zorundayız.
   Her türlü kötülüklerden arınmış olarak dünyaya çocuk,ailesinin ya da içinde yaşadığı toplumun etkisiyle bazı kötü alışkanlıklar kazanır ki,bunlardan biri de yalancılıktır.Yalan insanın bütün maddî ve manevî kıymetlerini yok eder ve onu faziletsiz,güvensiz ve ahlâksız bir hale koyar.İftira,dolandırıcılık,hilekârlık,sahtekârlık,ikiyüzlülük gibi kötülükler hep yalancılıktan doğar.
  Çocuk terbiyesi ve bu cümleden olarak çocukta yalan problemi,çözümlenmesi güç bir konudur.Bütün kötülüklerin kaynağı sayılan yalandan,geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızı sakındırmak,her ana babaya ve hepimize düşen önemli bir görevdir.Ancak bu konuda çocuğa faydalı olabilmek için,onu yalan söylemeye iten sebepleri iyi bilip,buna göre tedbir almamız gerekir.
  ''Sırf aldatmak gayesiyle gerçek dışı söylenen sözdür'' diye tanımlanan ve nice masum kişilerin lekelenmesine,ailelerin yıkılmasına sebep olan yalanı yasaklayan ayet-i kerimelerden bazıları meal olarak şöyledir:
  ''Allah'ın ayetlerine inanmayanlar,ancak yalan uydurur.İşte onlar,yalancıların kendileridir.''(1),''Yalan söyleyenler için,yalancılıklarından dolayı pek elim bir azap vardır.''(2)
   Bu konuda sevgili Peygamberimiz de:
  ''Yalanla iman bir arada bulunmaz.''(3),''Yalancılar,akıl aldatıcılar bizden değildir.''(4)buyurmuşlardır.
  Güzel terbiye ve eğitimle iyi huylar kazanan çocuk,kötü telkin ve çevre yüzünden sevimsiz hale düşmektedir.İşin acıklı tarafı ise,çocuğun bu hale düşmesine çoğu kez farkında olmadan ebeveyninin de sebep olmasıdır.
  Bazı aileler çocuklarının yanında yalan söylerler.Hoşa gitmeyecek bir iş yaptıkları zaman ''Babana sakın bunu söyleme'',''Annen sorarsa bir şey uyduru ver,haberim yok de'' gibi uyarılarda bulunarak çocuklarını suç ortağı yapmaktan kaçınmazlar.Çocuk,çok sevdiği ve örnek aldığı ebeveyninin bu davranışlarını kolayca alışır.Anne ve babasının birbirine yalan söylediğinin farkına varınca,ne yazık ki iş işten geçmiş olur.Zira o istese de hafızasına nakşedilen ve şuur altına yerleşen bu olayların etkisinden artık kolay kolay kurtulamaz.
  Çocuk,kandırmak için yalan söylemez.Ancak o aldığını aynen satar.Babasının evde olup olmadığını kapıda soran misafire,çocuğun''Babam evde,fakat size evde olmadığını söylememi istedi''(5)demesi bu gerçeğin ancak bir kanıtıdır.Bunun için ''Çocuk evin aynasıdır'' derler ya...
  Kötü bir işi yapıp yapmadığı hususunda itirafa zorlanan çocuk,gerçeği söyleyince dövüleceğini ya da aşağılanacağını,yalan söyleyince dayaktan ve azardan kurtulacağını biliyorsa hatasını söylemez,yalanlar uydurur.Bunun için çocuğun hoşa gitmeyen itirafları sabırla dinlenmeli,ona yaptığı işin doğru olmadığı,buna rağmen gerçeği söylediği için kendisinin cezalandırılmayacağı ve yalan söylemenin o işi yapmaktan daha da kötü olduğu anlatılarak ondan bir daha böyle bir davranışta bulunmaması
istenilmelidir.Unutulmamalıdır ki elden gelen her türlü yapıcı ve eğitici çareye başvurmak yerine,çocuğa karşı şiddet kullanmak,ilerde çözümlenmesi zor sorunlara neden olabilir.
  Çocuklara yerinde ve gerekli telkinlerde bulunmak faydalıdır.Nitekim bir hadis-i şerifte mealen:
   ''Doğan her çocuk fıtrat üzere dünyaya gelir.Böyleyken(sonradan) ana ve babası onu yahudi yahut hristiyan yahut da mecûsi yaparlar''(6)buyrularak çocuğa verilen terbiyenin onun hayatına olan etkisi açıkca belirlenmiştir.Bir düşünürün ''Her açılan okul bir hapishane kapatır''(7) sözü de bu noktada pek anlamlıdır.
  Çocuk tanıklıkları hakkında yapılan bir ankette ''Hiç öğüt verilmeden çocuğun söylediği şeylerin %80'inin,hafif bir telkin yapılınca %64'ünün,kuvvetli bir telkin sonucu olarak %25 'inin doğru olduğu anlaşılmıştır.''(8)
  Terbiye ve karakter böylesine birbirine bağlı olunca,çocukların çağdaş eğitim düzeyinde müsbet ilimlerle,millî ve manevî değerlerimize bağlı olarak yetişmesinde başta eğitim ve öğretim kurum ve elemanları olmak üzere medyaya ve hepimize düşen görevler vardır.Bu sorumluluk duygusuyla çocuklarımıza,gençlerimize her hususta iyi örnek olur,onları terbiyeli,ahlâklı sağlıklı,çalışkan,bilgili ve vatansever olarak yetiştirmeye gayret edersek,önemli bir görevi yerine getirmiş olmanın mutluluğunu duyarız.Aksi hâlde,vicdanî sorumluluktan kendimizi kurtaramayacağımız gibi,gençlerimizden de iyilik beklemeye hakkımız olmaz.

_________________________________
1-Nahl Sûresi;ayet:105
2-Bakara Sûresi;ayet:10
3-Keşfü'l-hafa,1/275 Et-terğîb Ve't-Terhîb,4/374
4-Müslim,kitabu'l-İman,sf:164
5-Chr.G.Sulzman,Çocuğu fena terbiye ediyormusunuz,sf:77,2.baskı
6-Camiu's-Sağir şerhi Feyzü'l-kadir,5/33
7-Victor hugo Bak:Prof.Rasim Adasal,çocuğun ruh sağlığı ve terbiye esasları,sf:18
8-Halis özgü,çocuklarda ruhî buhranlar,sf:7,İstanbul 1941